İdlib'deki Saldırılarda Siviller Hedef Alınıyor

Esed rejimi ve Rusya'nın İdlib'deki yerleşimlere düzenlediği saldırılarda hayatını kaybeden sivillerin sayısı 13 oldu.

Beşşar Esed rejimi ve destekçisi Rusya'nın sabah saatlerinden bu yana İdlib Gerginliği Azaltma Bölgesi'ndeki sivil yerleşimlere düzenlediği saldırılarda 13 sivil hayatını kaybetti, en az 40 sivil yaralandı.

Rejim uçakları Maaretinuman ilçesi, Cercenaz beldesi, Deyr Sünbül, Frikye, Serce, Bzabor, Binin, Hantutin, Naciyye, Kinidde, Gadafe,Tel Mennis, Ebu Mekki, Tuh ve Rebia köylerine saldırı düzenledi.

Muhaliflere ait uçak gözlemevine göre, Rus savaş uçakları da Maaretinuman kırsalı, Serakib ilçesi, Maarşurin, Han Es Sübül, Deyr Garbi, Semke ve Merdih köylerini vurdu.

İdlib Sivil Savunma (Beyaz Baretliler) ekiplerinden alınan bilgiye göre, Maaretinuman'da 6, Merdih köyünde 4, Deyr Sünbül'de 2 ve Han Es Sübül'de bir olmak üzere toplam 13 sivil hayatını kaybetti, en az 40 sivil yaralandı.

Sivil Savunma ekipleri, olay yerinde arama-kurtarma ve enkaz kaldırma çalışmalarını sürdürüyor. 

Yoğun bombardıman sürerken ölü sayısının artmasından endişe ediliyor.

Esed rejimi ve Rusya, kasım ayı başından bu yana Halep'i Şam'a ve Lazkiye'ye bağlayan M4 ile M5 kara yolları arasında yer alan sivil yerleşimlere havadan ve karadan sistematik saldırılar düzenliyor.

İdlib Gerginliği Azaltma Bölgesi'nde yerinden edilen sivillere ilişkin veri çalışması yürüten Suriye Müdahale Koordinatörlüğüne göre, kasımdan bu yana yaklaşık 110 bin sivil, Suriye-Türkiye sınır hattına yakın bölgelere göç etti.

Türkiye ile Rusya arasında 17 Eylül 2018'de imzalanan mutabakattan bu yana İdlib Gerginliği Azaltma Bölgesi'nde rejim ve Rusya'nın saldırılarında 1300'den fazla sivil öldü. Saldırıların yoğun olduğu bölgelerden nispeten sakin yerlere ve özellikle Türkiye sınırı yakınına göç edenlerin sayısı ise son bir yılda 1 milyonu aştı.

Kaynak: AA

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.