İhlas Varsa Her Şey Vardır
Mûsâ Topbaş Efendi, hemen her hususta samimiyet ve ihlâs arar, "bir mecliste ihlâs varsa, orada her şey vardır. İhlâs yoksa, istediği kadar kitaplar okunsun, tefsirler ve sâire okunsun, feyz olmaz" derdi.
Mûsâ Efendi şöyle buyururdu:
“Bütün iş, en iyi düstur, ihlâs! Herkesin dikkat edeceği en mühim husus, Cenâb-ı Hak’tan ihlâs taleb etmek. Bir mecliste ihlâs varsa, orada her şey vardır. İhlâs yoksa, istediği kadar kitaplar okunsun, tefsirler ve sâire okunsun, feyz olmaz. Fakir, duâlarımda dâimâ; «Yâ Rabbî ihlâsımı artır!» diye duâ ediyorum. İhlâs en güzel şey. İhlâsı olana Cenâb-ı Hak her şeyi bol bol ihsân eder.”[1]
Bir sohbet meclisinden sonra Bosna-Hersek’teki yaraların sarılması için yardım toplanmıştı. Herkesin kendi adına belli bir yardımda bulunduğu mecliste, Mûsâ Efendi g, büyük bir meblâğ uzatmış ve:
“–Bir dostun buraya verilmek üzere fakire emâneti!” diyerek takdim etmişti. Ehl-i basîret müstesnâ, orada bulunanlara bu ifâde, verilen parayı meclise gelemeyen birinin gönderdiği intibâını uyandırmıştı. Ancak onun emânet dediği kendi malı, dost dediği de Cenâb-ı Hak idi...
“İstikâmet farz-ı dâimîdir.” buyurarak Kur’ân ve Sünnet ölçüleri içinde titiz bir ömür süren Mûsâ Efendi Hazretleri’nin hayatında en belirgin çizgi, hiç şüphesiz bu ihlâs ve istikâmetidir. Bu sebeple onun en büyük kerâmeti de budur.
[1] Allah Dostunun Dünyasından, s. 181.
Kaynak: Osman Nuri Topbaş, Altın Silsile, Erkam Yayınları
YORUMLAR