İhlâsın Sırrına Varmış Mü'minler
İhlâs ve samimiyet timsali sahabelerin hayatından muhteşem bir ihlâs örneği...
Tebük Seferi’nde yaşanan bir ihlâs misâlini Vâsile bin Eskâ -radıyallâhu anh- şöyle anlatıyor:
Tebük Seferi’ne çıkılacağı günlerde (sefere iştirâk edebilmek için ne bir maddî gücüm ne de bir bineğim vardı. Bu mübârek seferden mahrum kalmamak için) Medîne’de şöyle nidâ ettim:
“–Ganimet hissemi vermem karşılığında kim beni bineğine bindirir?!”
Ensâr’dan yaşlı bir zât, münâvebe ile (sırayla) binmek üzere beni savaşa götürebileceğini söyledi. Ben hemen; “Anlaştık!” deyince:
“–Öyleyse Allâh’ın bereketi üzere yürü!” dedi.
Böylece hayırlı bir arkadaşla yola çıktım. Allâh ganimet de nasîb etti; hisseme bir miktar deve isâbet etti. Bunları sürüp (o yaşlı Ensârî’ye) getirdim. O ise bana:
“–Develerini al götür.” dedi.
“–Başta yaptığımız anlaşmaya göre bunlar senin.” dediysem de Ensârî:
“–Ey kardeşim! Ganimetini al, ben senin bu maddî payını istememiştim. (Ben sevâbına, yâni mânevî kazancına iştirâk etmeyi düşünmüştüm).” karşılığını verdi. (Ebû Dâvûd, Cihâd, 113/2676)
Bütün imkânlarını Allâh rızâsını kazanmak için cömertçe seferber eden ashâb-ı kirâm, hem Allâh yolunda gazâya çıkarken hem de bir mü’min kardeşine yardım ederken ihlâs sırrına son derece riâyet etmiş, Allâh için yaptıkları hayırlara fânî menfaatlerin en ufak bir gölgesinin dahî düşmemesi için âzamî bir titizlik göstermişlerdir.
Kaynak: Osman Nuri Topbaş, Faziletler Medeniyeti 1, Erkam Yayınları