İnfâk Edilmeyen Nimetler, Ziyan Edilmiş Demektir
Kur’ân-ı Kerîm’de 200 küsur yerde zikredilen "infak" malın ve canın Allâh’a adanışıdır. Yâni Rabb'imizin ihsân ettiği nîmetleri, yine O’nun uğrunda sarf etmektir. Buna göre Müslüman da hem malını hem de canını büyük bir rızâ ve teslîmiyetle Allâh’a adayan insandır.
Mûsâ Efendi -rahmetullâhi aleyh- şöyle buyururdu:
“Evlâdım, mutlakâ riyâzat hâlinde (iktisâda riâyet ederek) yaşayın ve Allâh’ın verdiklerini, yine Allah için infâk edin! Riyâzat hâliniz sadece üç aylara ve Ramazan’a mahsus olmasın! Onu, hayatınızın her safhasına yayın ve ihtiyaç fazlasını Allah yolunda infâk edin! Şunu iyi bilin ki Dolmabahçe veya Topkapı sarayında bile yaşasanız, yine riyâzatla yaşamaya (israf ve cimrilikten sakınmaya) mecbursunuz. Onun için malı da mülkü de ancak kalbinizin dışında taşıyın. Eğer ihtiyaç fazlasını Allah yolunda infâk etmezseniz, Allâh’ın verdiği nîmetlere karşı nankörlük etmiş olursunuz. Unutmayın ki infâk edilmeyen nîmetler, ziyan edilmiş demektir. Ziyan edilen nîmetler de hesâbı çok ağır birer âhiret vebâlidir.”
Zira âyet-i kerîmede şöyle buyrulmaktadır:
“O takvâ sahipleri ki, bollukta da darlıkta da Allah için infâk ederler...” [Âl-i İmrân, 134]
Kaynak: www.osmannuritopbas.com