İki Küçük Günahın Büyük Azabı
Dr. Murat Kaya, zahiren iki küçük günahın kabirdeki büyük azabını anlatıyor...
Abdullah bin Abbâs (r.a) şöyle buyurmuştur:
“(Bir defasında) Nebiyy-i Mükerrem Efendimiz (s.a.v) Medîne veya Mekke bahçelerinden birinin yanından geçiyorlardı. Kabirlerinde azab gören iki insanın sesini duydular. Nebiyy-i Ekrem Efendimiz (s.a.v):
«‒Bunlar azap görüyorlar. Hem de azap görmeleri (zâhiren) büyük bir şey için değildir» buyurduktan sonra:
«‒Evet, (aslında günâhları büyüktür); biri idrarından korunmazdı, diğeri de koğuculuk yapardı!» buyurdular.
Ondan sonra yaprakları olmayan taze bir hurma dalı istediler. Dalı ikiye bölüp her birinin kabri üzerine birer parça diktiler. Ashâb-ı kirâm:
«‒Yâ Rasûlâllâh, bunu niçin yaptınız!» diye sordular.
Efendimiz (s.a.v):
«‒Bunlar kurumadığı müddetçe belki azapları hafifler!» cevabını verdiler. (Buhârî, Vudû’, 55)
BU HADİSLERDEN NE ANLAMALIYIZ?
Bu günahların zâhiren büyük bir şey olmaması, birkaç damla bevlden sakınılmaması veya dile kolay gelen birkaç söz sarfedilmesi îtibâriyledir. Yoksa hadd-i zâtında her ikisinin, hele nemîmenin (söz taşımanın) günâh olması dolayısıyla büyük olması lâzım geleceğine işaret buyurmak istemişlerdir.
Bir de bu günahlar, sahiplerinin gözünde küçük görülüyorlardı, ama aslında büyük günahlardır.
Cenâb-ı Hak iftirâcılar hakkında şöyle buyurur:
“Siz onu basit ve önemsiz bir şey sanıyordunuz, hâlbuki o, Allah yanında büyük bir vebaldir.” (en-Nûr, 15)
YORUMLAR