İki Milyar İnsan Kirli Su İçiyor

Dünya Sağlık Örgütü verilerine göre, 2 milyar insan içme suyu olarak kirli suları kullanmak zorunda kalıyor.

Dünya genelinde sağlık hizmetine ihtiyaç duyan kişilere gönüllü yardım eden Yeryüzü Doktorları, Dünya Sağlık Örgütü verilerine göre 2 milyar insanın içme suyu olarak kirli suları kullanmak zorunda kaldığını bildirdi.

Yeryüzü Doktorları'ndan yapılan yazılı açıklamada, Birleşmiş Milletler Genel Kurulu tarafından düzenlenen Çevre ve Kalkınma Konferansı'nda, dünyada suyun giderek artan öneminden dolayı her yıl 22 Mart gününün "Dünya Su Günü" olarak kutlanmasına karar verildiği hatırlatıldı.

Dünya Su Günü'nde sağlıklı bir yaşam sürdürebilmek için gerekli temiz suya erişemeyen insanlar olduğuna dikkati çekilen açıklamada, Dünya Sağlık Örgütü verilerine göre, 2 milyar insanın içme suyu olarak kirli suları kullanmak zorunda kaldığı aktarıldı.

Aynı raporda, kirli suların kullanımı ve sanitasyon yetersizliği nedeniyle ortaya çıkan ishal sonucu her yıl 502 bin ölümün gerçekleştiğine değinilen açıklamada, "2025 yılına gelindiğinde, dünya nüfusunun yarısının suya erişimin kısıtlı olduğu bölgelerde yaşayacağı tahmin edilmektedir." ifadeleri kullanıldı.

120 BİN KİŞİ TEMİZ SUYA ERİŞTİ

Açıklamada, Yeryüzü Doktorları'nın sanitasyon kaynaklı bulaşıcı hastalıkların yayılmasını engellemek amacıyla kuraklığın yaşandığı ve altyapının eksik olduğu Çad, Kenya, Nijer, Kongo DC, Somali ve Afganistan'da 172 su kuyusu açarak, 120 bin kişinin temiz suya erişiminin sağlandığı belirtildi.

Açıklamada görüşlerine yer verilen Yeryüzü Doktorları Proje Koordinatörü Buse Gizem Danış, temiz suya erişmek isteyen kişilerin yaşadığı zorluklara dikkati çekti.

Danış, "Afganistan'da çocuklar temiz suya erişmek için sabah 08.00'de yola çıkıyor, bu yolculuk 6 saat sürdüğü için okullara gidemiyorlar. Yılda 15 çocuk bu yolculuk esnasında hayatını kaybediyor. Nijer'de ise kadınlar temiz suya erişemedikleri için yollarda bulunan kanalizasyona karışmış sulardan su içiyor." ifadelerini kullandı.

Bugüne kadar Afganistan'dan Suriye'ye, Somali'den Gazze'ye, Uganda'dan Yemen'e 50'ye yakın ülkede projeler yürüten Yeryüzü Doktorları, sağlık yardımına ihtiyaç duyan bölgeler başta olmak üzere doğal felaketlerden etkilenen ülkelere de en hızlı şekilde ulaşmayı hedefliyor.

Kaynak: AA

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.