İki Şeyh Bir Hediye
Azîz Mahmûd Hüdâyî Hazretleri’nin Sultan 1. Ahmed ile münâsebet halkasının ilkini teşkil eden rüyâ tâbiri hâdisesi pek meşhurdur. Bu tâbirle birlikte Hüdâyî Hazretleri’ne alâka ve hürmeti son derece artan 1. Ahmed Han, Hazret-i Pîr’in ilâhîlerine nazîre yazacak kadar onda fânîleşmiştir.
Hazret-i Yûsuf -aleyhisselâm-’ın rüyâ tâbiri ilminden son derece nasibdar olan Hüdâyî -kuddise sirruh-’un, bu yönüyle cihan sultanlarını istikâmetlendirmesi ve yapmış olduğu tâbirlerdeki isâbeti, onun bu husustaki liyâkat ve salâhiyetinin bir nişânesidir.
Bir gün Sultan Ahmed Han, çok sevdiği üstâdı Hüdâyî Hazretleri’ne kıymetli bir hediye göndermişti. Fakat Hüdâyî Hazretleri kabûl etmedi. Bunun üzerine Sultan Ahmed, hediyeyi uhdesinden çıkarmış bulunduğu için onu devrin şeyhlerinden Abdülmecîd Sivâsî Hazretleri’ne gönderdi. Abdülmecîd Sivâsî Hazretleri’nin hediyeyi kabul etmesi münâsebetiyle de bir ziyâret esnâsında:
“–Efendi Hazretleri! Ben bu hediyeyi daha evvel Hüdâyî Hazretleri’ne göndermiştim; kabul buyurmamıştı. Fakat siz kabul buyurdunuz!” dedi.
İfâdelerdeki nükteyi anlayan Sivâsî Hazretleri de şu mânidar cevabı verdi:
“–Sultânım! Hazret-i Hüdâyî bir ankàdır ki, lâşeye tenezzül etmez!”
Bu cevaptan memnun olan Sultan, aradan birkaç gün geçtikten sonra Hüdâyî Hazretleri’ne uğradı. Ona da:
“–Efendim! Sizin kabul etmemiş olduğunuz o hediyeyi Abdülmecîd Efendi kabul buyurdu.” dedi.
Hüdâyî Hazretleri de mütebessim bir çehre ile:
“–Sultânım! Abdülmecîd Efendi bir deryâdır. Koca deryâya bir damlacık mâsivâ kiri düşmesi, onun sâfiyetine zarar vermez!” buyurdu.[1]
Bu menkıbe, iki büyük Allah dostunun birbirlerine olan muhabbet ve tâzimlerini, husûsiyle Hüdâyî Hazretleri’nin kemâlini göstermektedir. Zira mânevî münâsebetlerde irşad vazifesi dolayısıyla, pâdişahla yakınlık kuran Hüdâyî Hazretleri, maddî münâsebetlerde ise son derece müstağnî idi.
Zira dünyaya meyl ü muhabbeti artırıp mâneviyâtı zedeleyebilecek bir tehlike arz eden maddî ikramlar, onun asıl vazifesi olan irşad faâliyetine mânî olabilirdi. Ancak bâzı durumlarda pâdişah ihsânının reddedilmemesinin de bir ikrâm olduğu an’anesine riâyet etmişse de, aldıklarını dergâh inşâsında, mürîdâna hizmette ve kurduğu vakıf hizmetlerinde kullanmıştır. Bâzı hâllerde de kendisine takdîm edilen hediyeleri geri göndermiştir.
[1] Ahmed Han ile Hüdâyî Hazretleri arasındaki yakınlık ve muhabbet tezâhürleriyle yaşanan diğer bir kısım tecellîler, 1. Ahmed Han mevzuunda anlatılmıştır.
Kaynak: Abide Şahsiyetleri ve Müesseseleriyle OSMANLI, Osman Nuri Topbaş, Erkam Yayınları, 2013