İklim Aksiyonunun Artırılması İçin Fırsat Penceresi Hızla Kapanıyor

Bilim insanları, yaşanabilir ve sürdürülebilir bir gelecek için çok sayıda, uygulanabilir ve etkili çözümler bulunduğu ancak iklim krizine karşı adaptasyon önlemlerinin artırılması için fırsat penceresinin hızla kapandığı uyarısında bulundu.

Birleşmiş Milletler (BM) bünyesinde bulunan Hükümetler Arası İklim Değişikliği Paneli (IPCC) bilim insanlarının hazırladığı Sentez Raporu 6. Değerlendirmesi, yaklaşık bir haftalık çalışmanın ardından onaylandı. Bilim insanları, 195 üye ülkesi bulunan IPCC'ye gönüllü olarak katkı verirken, son değerlendirme raporu 93 bilim insanı tarafından yazıldı.

Rapor, iklim krizinin yarattığı kayıp ve zararlar ve bu zararların giderek artacağına ilişkin risklere odaklanırken, küresel sıcaklık artışını 1,5 dereceyle sınırlandırmak için gerekli adımların özellikle 2030'a kadar hızla atılması gerektiğine işaret ediyor.

Rapora göre, yüzyılı aşkın bir süredir fosil yakıt kullanımı başta olmak üzere çeşitli nedenlerle küresel sıcaklık artışı 1850-1900 seviyesine göre 1,1 dereceye ulaştı. Kara alanlarında sıcaklık artışı ortalama 1,59 derece olurken, okyanuslarda 0,88 derece olarak hesaplandı.

Yeryüzü sıcaklığı 1970'ten beri, son 2 bin yıldaki diğer 50 yıllık dönemlerden daha hızlı arttı.

Sıcaklık artışının 1,5 derece limitini aşma ihtimali yüksek

Küresel sıcaklık artışının temel nedeni insan faaliyetleri sonucu ortaya çıkan sera gazı emisyonları olurken, küresel sıcaklık artışının yüzyıl sonuna kadar "yaşanabilir son limit" olarak tanımlanan 1,5 dereceyle sınırlandırılması için emisyonlarda hızlı ve keskin düşüş sağlanması gerekiyor.

Bu kapsamda, 1,5 derece limitinin aşılmaması için küresel sera gazı emisyonlarının 2019'daki seviyelerine göre 2030'a kadar yüzde 43, karbon emisyonlarının yüzde 48 düşürülmesi gerekiyor.

Sera gazı emisyonlarının 2035'a kadar yüzde 60, 2040'a kadar yüzde 69 ve 2050'ye kadar yüzde 84 olacak şekilde azaltılmasıyla sıcaklık artışının yüzde 50 ve üzerinde ihtimalle 1,5 dereceyle sınırlandırılmasının mümkün olacağı hesaplanıyor.

Karbon emisyonlarının ise 2050'ye kadar net sıfır seviyesine çekilmesi gerekiyor.

İklim aciliyetine rağmen hükümetlerin ulusal politikaları, emisyonlarda ihtiyaç duyulan düşüşü sağlamak için yetersiz ve ortaya çıkan "emisyon boşluğu" küresel ısınmanın 21. yüzyılda 1,5 dereceyi aşma riskini artırıyor.

Her sıcaklık artışı, krizin zararlarını hızlandırıyor

IPCC'ye göre, sera gazı ve karbon emisyonlarında devam eden artış, küresel ısınmanın etkilerinin de artarak devam edeceği anlamına geliyor. Sıcaklık artışıyla sıcak hava dalgalarının yoğunluğu, aşırı yağmur ve diğer uç hava olayları da sıklaşırken, dünyanın tüm bölgelerinde bu olaylar gıda ve su güvenliğini riske atıyor.

Küresel ısınmanın en derin etkileri Afrika, Güney Amerika, ada ülkeleri ve yerel halklar gibi iklim değişikliğinde en az etkisi bulunan toplumlar ve yaşadıkları bölgelerde görülüyor.

Dünyada yaklaşık 3,6 milyar, insan iklim krizine karşı aşırı kırılgan bölgelerde yaşıyor.

İklim dirençli kalkınma acil ihtiyaç

IPCC bilim insanları, iklim adaptasyonu önlemleriyle küresel ısınmanın yıkıcı etkilerinin azaltılabileceği ancak bunun için fırsat penceresinin hızla kapandığı uyarısında bulunuyor.

Buna göre, iklim dirençli kalkınmanın sağlanması için temiz enerji kullanımının artırılmasından teknolojik gelişmelerin hızlandırılması, sermayenin iklim çözümlerine aktarılmasından hükümetlerin bu alanda kilit rol oynamasına kadar birçok adım atılması gerekiyor.

Teknoloji, know-how, uygun politika ve yeterli finansmanın herkes için erişilebilir hale getirilmesi ve adil bir iklim aksiyonuna ihtiyaç duyuluyor.

IPCC Başkanı Hoesung Lee, rapora ilişkin değerlendirmesinde, etkin ve adil iklim aksiyonunun sadece kayıp ve zararı önlemeyeceğini ancak birçok faydayı da beraberinde getireceğini belirterek, şunları kaydetti:

"Şu anda harekete geçersek hala herkes için yaşanabilir bir geleceği güvence altına alabiliriz. Güvenin olduğu, herkesin birlikte risk azaltımına öncelik verdiği, fayda ve sorumlulukların paylaşıldığı zamanlarda ancak büyük değişimler başarıya ulaşabilir. Herkesin değişimi sağlamak için farklı sorumluluk ve fırsatlarının olduğu bir dünyada yaşıyoruz."

Raporun 93 yazarından biri olan Aditi Mukherji ise iklim adaletinin kritik olduğuna işaret ederek, "İklim krizine en az etkisi olanlar iklim krizinden en fazla etkilenenler. Dünya nüfusunun neredeyse yarısı iklim değişikliğine karşı kırılgan bölgelerde yaşıyor. Son 10 yılda bu bölgelerde sel, kuraklık ve fırtınalardan kaynaklanan ölümler dünyanın diğer bölgelerine göre 15 kat daha fazlaydı." ifadelerini kullandı.

Kaynak: AA

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.