İkram ve İhsanda Niyet Çok Önemli
İkram ve ihsanla gönül kapılarına dokunmak, çoğu zaman o kapıların açılmasını sağlar. Ancak burada niyet çok önemlidir. İnsanı köleleştirme adına ve onu kendine kul ve köle yapma maksadını güden ikram ve ihsanlar, avcının ağına, celladın ipine benzer. Bunu yapana muhsin ve mükrim değil, belki zâlim ve cellat demelidir.
Ali Râmîtenî Hazretleri, Harezm’e yerleştikten sonra her sabah ırgat pazarına gidip birkaç amele tutarak onlara;
“Sizin işiniz, hemen abdest alıp ikindi vaktine kadar burada bizim sohbetimizde bulunmak. Giderken de ücretlerinizi almak.” derdi.
Dolayısıyla o, ikindi namazına kadar onlarla dînî ve tasavvufî konularda sohbetler eder, sonra da ücretlerini verip gönderirdi. Ancak bir kez sohbetinde bulunanlar, bir daha ayrılmak istemez, sonraki günlerde tekrar gelirlerdi. Böylece kısa sürede birçok mürîdi oldu.[1]
ALLAH'A KUL OLMA ÖZGÜRLÜĞÜ
İkram ve ihsanla gönül kapılarına dokunmak, çoğu zaman o kapıların açılmasını sağlar. Ancak burada niyet çok önemlidir. İnsanı köleleştirme adına ve onu kendine kul ve köle yapma maksadını güden ikram ve ihsanlar, avcının ağına, celladın ipine benzer. Bunu yapana muhsin ve mükrim değil, belki zâlim ve cellat demelidir. Ancak ihsan ve ikramı, muhatabı daha güzele ve hürriyete taşıma niyetiyle, diğer bir ifadeyle onu yalnız Rabbinin kulu olma özgürlüğüne kavuşturma adına yapıyorsa, onu yapan ne büyük bir ruhtur, Hakk’ın mü’min, müslim ve muhsin bir kuludur.
[1] Rasul Kesenceli, Veliler ve Hükümdarlar, s. 67.
Kaynak: Dr. Adem Ergül, Medeniyet Öncülerimizden 365 Lider Davranış, Erkam Yayınları
YORUMLAR