İlim Öğrenirken Nasıl Bir Yol İzlemeliyiz?

İLİM

İlim, kalbi arındırır, yolu aydınlatır; sahibi için hem dünyada hem ahirette saadet vesilesidir. Peki, ilim öğrenirken nereden başlamalı, nasıl bir yol izlemeliyiz? Kadınların ilmi topluma yön verebilir mi? İlim öğrenmenin önündeki engellerle nasıl başa çıkılır?

İlim bir nurdur, sahibini Hakk’a götüren…

İLİM ÖĞRENİRKEN NASIL BİR YOL İZLEMELİYİZ?

Rabbimiz ilmimizin artması için duâ etmemizi emir buyuruyor: “…De ki: «Ey Rabbim! İlmimi artır.»” (Tâhâ, 114)

Hakikî ilim, sahibinde kibri yok edip tevâzuyu artırandır. Gerektiğinde “Bilmiyorum!” diyebilmek de ilimle mümkündür.

Dünya ve âhiret saâdetine vesîle olan en güzel nîmetlerden biri olan ilimde niyetimiz, Allah Teâlâ’nın rızâsı olmalıdır. Rabbimizin buyruğunu en iyi idrâk eden kimseler, şüphesiz peygamberler ve onların hakikî vârisî olan, ilmiyle âmil âlimlerdir. Cenâb-ı Hak:

“…Hiç bilenlerle bilmeyenler bir olur mu?..” buyurmaktadır. (ez-Zümer, 9)

Peygamber Efendimiz -sallâllâhu aleyhi ve sellem- de ilim yolcularına şöyle müjde vermiştir:

“Kim ilim tahsil etmek için bir yola girerse, Allah o kişiye cennetin yolunu kolaylaştırır.” (Müslim, Zikr, 39; Buhârî, İlim, 10)

İlim Yolculuğuna Nereden ve Nasıl Başlamalıyız?

Kendimize belirli bir program hazırlamalıyız. Önceliklerimizi, eksiklik ve zaaflarımızı iyi bilmeliyiz. İlimde sağlam bir metot takip etmek, oldukça önemlidir.

Dînimizin ilk emrinin “Oku!” olması ve ilim öğrenmenin her müslümana farz kılınması bize mâzeret kapılarını kapatmıştır. Önce ilmihâl dediğimiz konuları sağlam kaynaklardan öğrenmeli, öğrendiklerimizi iyice pekiştirmeli ve günlük hayata geçirmeliyiz.

Kur’ân-ı Kerîm, tecvid ve kıraat noktasında noksanlıklarımız varsa tamamlamalıyız. Akabinde Riyâzü’s-Sâlihîn’den şerhiyle hadîs-i şerîf okumaları ve ezberleri yapılabilir. Bu önceliklerden sonra tefsir, siyer-i Nebî, İslâm tarihi, peygamberler tarihi, Osmanlı tarihi kendimizi güzelce yetiştirmeliyiz.

Kadınların İlmi Topluma Yön Verebilir mi?

Bir hanıma en çok annelik ve ilim sahibi olmak yakışır. “el-Ümmü medresetün: Anne bir okuldur.” denilmiştir. Bir annenin hemen her konuda bilgi sahibi olması iyidir; ama bilhassa kendisini ilgilendiren hususlarda daha çok uzmanlaşmalıdır. Bilhassa hayat boyunca karşılaşacağımız anne ve bebek sağlığı, bebek bakımı, ev idaresi gibi konularda…

Sâliha bir kadın, anne olarak kendini güzel bir şekilde yetiştirdiği zaman evlâtlarını ve çevresini de yetiştirmiş olur. Evlâdını İslâmî şuurla yetiştiren anne, toplumu da hayır ve güzelliklerle şekillendirir.

“Kadınlardan âlim olur mu?” diye sormaya gerek yok! Bu, kadınları tanımamaktan yahut küçük görmekten kaynaklanan bir sorudur. Kadından âlime de, muhaddise de, müçtehide de olur. Hazret-i Âişe -radıyallâhu anhâ-, bu ümmetin hanımlarına ilim yolunda çok güzel bir örnektir.

İlimde Edep

İlim çok kıymetlidir. Bu yüzden ilmin ayağına gidilir. Âlime hürmet etmek, aslında ilme, onu verene hürmettir. Hattâ bu hususta yazılan müstakil eser de vardır. Burhâneddin ez-Zernûcî’nin Ta‘limü’l-Müteallim adlı eseri bunun güzel bir misâlidir.

İlim Yolundaki Engeller

İlim yolunda elbette imtihanlar, engeller olacaktır. Hangi fazîletli ve güzel şeyin önünde engel yoktur ki? Bu engeller, aslında onun kıymet ve yüceliğini gösteren işaretlerdir, aynı zamanda… İlim yolunda başkalarına haset etmek yerine onlara gıpta ile bakıp örnek almak; birbirimizi ilme teşvik edip karşılıklı duâ etmek gerekir.

İnsanın dış dünyasında ilmin birçok engeli olabilir. Bunlar ancak içimizde bir engel olmazsa aşılabilir. Allâh’a tevekkül etmeyen, iradesi zayıf; gerekli azim ve gayreti göstermek yerine durmadan bahanelere sığınan bir kimsenin ilim yolunda ilerlemesi zordur.

İlmin bir engeli de istikrarsızlıktır. Bu da ilmin önemine inanmamaktan, irade zaafından veya başka engellere teslim olmaktan kaynaklanır. İlimde başarılı olmak için sebat çok mühimdir. Az da olsa dâimî olan ilim yolu, er geç bizi maksadımıza ulaştıracaktır.

Cenâb-ı Hak, cümlemize en yüce ve değerli ilim olan “mârifetullâhı” (Allâh’ı tanıma bilgisini); dünya-âhiretimize faydalı olacak “ilm-i nâfî”yi ihsân eylesin. Bizi, ilmin hakikatiyle mârifet nûruna kavuşan, kendisinden hakkıyla ittikâ eden kulları arasına dâhil eylesin.

Kaynak: Âişe Kevser Çoruh, Altınoluk Dergisi, Sayı: 470