İlim Öğrenme Adabı Nedir?

İlim öğrenme adabı nedir? Mühim bir iş olan ilim yolculuğunda olması gereken hususlar nelerdir?

Peygamber (s.a.) Efendimiz şöyle buyuruyor: Ya öğreten ol, ya öğrenen ol, ya dinleyen ol, ya da ilmi seven ol. Sakın beşincisi olma (bunların dışında kalma) helak olursun.” (Mecmeu’z- Zevaid, c.1,s.122.)

Hz. Ali (r.a.): “Bana bir harf öğretenin kölesi olurum, buyurarak ilim öğrenmenin  ve öğretmene saygının ehemmiyetine işaret etmiştir.

Tüm mükellef erkek ve kadınların; akideyle birlikte abdest, gusül, namaz, oruç, zekat, hac gibi ibadetlere dair ilim öğrenmeleri farz-ı ayndır.

İlim öğrenmek bazen farz-ı kifaye olur. Tıp, hesap, nahiv, dil bilgisi, okuma yazma, hadis senetlerini öğrenmek gibi dünya işlerinin yürümesi için gerekli olan ilimlerin öğrenilmesi farz-ı kifayedir.

Bazen de haram olur. Nitekim hokkabazlık büyücülük, sihir, kahinlik gibi ilimleri öğrenmek haramdır.

İlmin değerini ifade etmek için Rasulullah’ın (s.a.) şu hadisi yeterlidir: “Kim ilim öğrenmek için yola çıkarsa, Allah Teâlâ ona cennet yolunu kolaylaştırır. Melekler, ilim öğrenenlerden hoşlandıkları için onlara kanat gererler. Göklerde ve yerde bulunan varlıklar, hatta sudaki balıklar bile âlimlerin bağışlanması için Allah’a yalvarırlar. Bir âlimin sadece ibadetle uğraşan bir kimseye üstünlüğü, on dördüncü gecesinde ayın diğer yıldızlara üstünlüğü gibidir. Âlimler peygamberlerin mirasçılarıdır. Peygamberler altın gümüş değil, sadece ilmi miras bırakmışlardır. İşte bu ilim mirasına konan kimse, çok büyük bir kısmet kazanmış olur” (Ebû Dâvûd 3641, Tirmizî 2682, İbn Mace 223).

“Hikmet ve ilim müminin yitik malıdır. Onu nerede bulursa alır.” (Tirmizi, İlim, 19)

“.. Allah sizden inananları ve kendilerine ilim verilenleri derecelerle yükseltsin…” (Mücadele s, 11)

İLİM YOLCULUĞUNDA OLMASI GEREKEN HUSUSLAR

Böylesine mühim bir iş olan ilim yolculuğunda olması gereken hususlar:

Sabır:

İlim yolcusu mutlaka sabretmeli ve sabırda yarış halinde olunmalıdır. cihad bir saatlik sabır ise ilim talep etmek ömrün sonuna kadar sabırdır.

Amelde ihlaslı olmak:

Yapılan amelde ihlastan ayrılmamak en önemli husustur. Amacımız Allah rızası ve ahiret olmalı, riya/gösterişten sakınmak, arkadaşlarına karşı büyüklük taslama arzusundan uzak durmak gerekir. Rasulullah (s.a.) şöyle buyurmuştur: “Her kim sefihlerle tartışmak için, alimlere üstünlük taslamak veya insanların dikkatini kendisine çekmek için ilim öğrenirse yeri cehennemdir.” (Nesai 2654)

İlmiyle amil olmak:

ilimle amel etmek, ilmin meyvesidir. Her kim öğrenip te ilmiyle amel etmezse Allah’ın kötülediği Yahudilere benzeyecektir: “Tevrat’la yükümlü tutulup da onunla amel etmeyenlerin durumu, ciltlerle kitap taşıyan eşeğin durumu gibidir. Allah’ın âyetlerini inkâr eden topluluğun hâli ne kötüdür! Allah, zalimler topluluğunu hidayete erdirmez.” (Cuma Suresi, 5)

Kitapları mütalaa etmek :

Özetleri ezberleyip pekiştirdikten sonra konuları genişçe ele alan kitaplara vakit ayırarak, notlar almak gerekir. Garip detayları, problem çözümlerini ve müteşabih hüküm farklılıklarını kaydetmek derinlik kazandırır. Hiçbir zaman duyulan bir bilgi veya yetinmemeli, bilakis onu ezberlemeye ve yorumlamaya çalışmalıdır.

Mümkün olduğu kadarıyla ihtiyaç duyulan kitaplar okunmalıdır, zira o kitaplar ilim tahsil aracıdır, ancak onların tahsilini fazlalaştırarak ilim ziyadeleşir. gücümüzün yettiği kadar o kitaplardan istifade etmeliyiz..

Azimli olmak:

İlim tahsilinde azmin pek yüksek payı vardır. Çoğunu tahsil etmek mümkünse azıyla yetinmemek önemli bir düsturdur. faydalı konuları geciktirmeden öğrenmek gerekir. Umut ve erteleme ilim yolcusunu o ilimden mahrum edebilir. Zira ertelemenin çok olumsuzlukları vardır. “heleke’l- müsevvifun: erteleyenler helak oldular” denilir.

Zamanı iyi değerlendirmek:

İlim talibi Dinç ve boş olduğu zamanları, sağlığın, gençliğin ve az meşgul olduğu vakitlerin değerini bilmelidir. Aile, çocuk, geim vs. gibi engeller oluşmadan zamanı doğru yerlerde harcamak icab eder.

Hocaya karşı edebli olmak:

İlim prensip olarak kitaptan alınmaz bilakis hatalara düşmemek için ilmin anahtarlarını almak için bir hoca gereklidir. Dolayısıyla hocaya karşı saygıda kusur etmemek gerekir. Zira bu başarının adresidir.

Hocaya her zaman saygılı ve nazik davranmak gerekir.Oturuşta, konuşmada, soru sormada ve dinlemede tüm saygı ve edep davranışlarıyla kuşanmak gerekir...

Kitap sayfalarını çevirmede dahi edep çerçevesinde davranılmalıdır, Hocasından önce konuşmayı ve uzunca konuşmayı terk etmek gerekir..

Ayrıca Onun konuşmasına müdahele etmemek gerekir. Özel soruları özellikle başka kişilerin yanında sormamak adaba daha uygundur.

Talebe hocasına bıkkınlık vermemelidir. onu sadece ismi ile çağırmak adaba muğayir olup, ancak hocam veya hocamız demek uygundur.

Hocadan bir hata meydana gelirse bu durum onu senin gözünden düşürmesin, nitekim bu senin onun ilminden mahrum bırakır, hatalardan kim arınabilir ki ?

Kaynak: Faruk KANGER Lokman HELVACI, ADABI MUAŞERET

İslam ve İhsan

BÜYÜKLERE SAYGI ADABI

Büyüklere Saygı Adabı

İLİM ÖĞRETMENİN FAZİLETİ

İlim Öğretmenin Fazileti

İLİM ÖĞRENEN KİŞİNİN RIZKI

İlim Öğrenen Kişinin Rızkı

İLİM ÖĞRENMEK İSTEYENLERE TAVSİYELER

İlim Öğrenmek İsteyenlere Tavsiyeler

İLİM ÖĞRENMENİN FAZİLETİ İLE İLGİLİ HADİSLER

İlim Öğrenmenin Fazileti İle İlgili Hadisler

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.