İlimde Haya Sahibi Olmak
İlimde haya sahibi olmakla ilgili hadisleri Murat Kaya anlatıyor...
Ümmü Seleme (r.a) şöyle buyurur:
“Ümmü Süleym (r.a), Nebiyy-i Muhterem (s.a.v) Efendimiz’in yanına gelip:
«‒Yâ Rasûlallâh, Allâh Teâlâ hakkı beyân etmekten hayâ etmez. Bir kadın ihtilâm olursa gusletmesi îcâb eder mi?» diye sordu.
Nebiyy-i Ekrem (s.a.v):
«‒Suyu gördüğünde evet!» cevabını verdiler.
Ümmü Seleme (hicâbından) yüzünü örterek:
«‒Yâ Rasûlallâh, kadın da ihtilâm olur mu?» dedi.
Bunun üzerine Rasûlullah (s.a.v):
«‒Evet, Allâh cezânı kaldırsın, (böyle olmasa) çocuğu kendisine nasıl benzeyebilir?» buyurdular.” (Buhârî, İlim, 50)
BU HADİSTEN NE ANLAMALIYIZ?
Hayâ îmandandır, ancak ilim öğrenmeye ve sual sormaya mânî olmamalıdır. Yerine göre hayâ sâhibi olmaya, yerine göre de hayâyı ilme mânî kılmamaya dikkat etmelidir.
Mücâhid (r.a) şöyle buyurur:
“Yersiz hayâ sahibi ve kibirli kimse ilim öğrenemez.” (Buhârî, İlim, 50)
Hz. Âişe (r.a) vâlidemiz şöyle buyurmuştur:
“Ensâr kadınları ne iyi kadınlardır! Hayâları onları dinde fakîh olmaktan menetmemiştir.” (Buhârî, İlim, 50)