İlk Hacı Kafilesi Yurda Döndü

Kutsal topraklarda hac ibadetini yerinde getiren hacıların ilk kafilesi İstanbul’a gelmeye başladı.

Kutsal topraklarda hac görevini yapan hacılar, yurda dönmeye başladı.

İlk kafile Türk ve Suudi hava yollarının Cidde’den kalkan uçaklarıyla saat 10.30’da İstanbul Atatürk Havalimanı’na ulaştı. Kutsal topraklardaki ibadetlerini yerine getirdikten sonra yurda dönen hacıları, pasaport işlemlerinin ardından Atatürk Havalimanı Dış Hatlar Geliş Terminali çıkış kapısında aileleri ve yakınları sevinç gözyaşlarıyla karşıladı. Hac ibadetlerini tamamladıktan sonra Türkiye’ye dönen hacılar uzun süre yakınları ile kucaklaşarak hasret giderdi.

“GENÇKEN GİDİN”

Gelen ilk hacı kafilesindeki Bekir Babacan, yaşı nedeniyle zorlandığını belirterek, “Gençken gidin. 50 yaşına kadar bu işin bitmesi lazım.” dedi. Eşi Pakize Babacan da 10 yıllık beklemenin ardından hac ibadetini yerine getirmenin bu sene nasip olduğunu söyledi.

Konuşurken gözyaşlarına hakim olamayan Hatice Kesici ise “Çok memnunuz. Herkese tavsiye ederim. Heyecandan duygularımı ifade edemiyorum. Allah herkese nasip etsin. Çok mutluyum.” dedi.

Hayrettin Hanas, hac ibadetini yerine getirmekten duyduğu memnuniyeti dile getirirken, “Darısı gitmek isteyip de gitmeyenlerin başına. Heyecandan, mutluluktan konuşamıyorum. Allah, ibadetlerimizi ve dualarımızı kabul etsin. 6 sene bekledik. Biraz şanslıydık. 10-11 yıldır bekleyenler var. Diyanetin hacdaki uygulamaları çok kaliteliydi diğer ülkelere göre. Kuralları ve disipliniyle fark attı.” ifadelerini kullandı.

İstanbul Müftülüğü Merkez Vaizi ve yurda dönen ilk kafilenin başkanı olan Abdullah Cihangir, güzel bir ibadeti yeri getirdikten sonra Türkiye'ye geri döndüklerini anlattı.

“İHTİYARKEN ZOR OLUYOR”

Gelen kafilenin en yaşlısı olan 90 yaşındaki Hediye Yıldırım, kutsal topraklara giderek hacı olmaktan duyduğu memnuniyeti anlatırken, “Allah herkese nasip etsin. Biraz zorlandım. Yürümekte güçlük geçiyorum. 11. yılın ardından kura çıktı. Gençler gençken gitsin. İhtiyarken zor oluyor. Yürüyemiyorsun, yetişemiyorsun. Allah herkese gençken nasip etsin.” dedi.

Ortopedik engelli Halil Türknaz da “9 sene önce yazıldım. Bu sene çıktı. Çok güzel bir yer. Allah’ın habibini ziyaret etmek en büyük mutluluk. Dünyanın en mutlu insanı oldum. Çok güzel gidip geldim. Bütün vazifemi yerine getirdim. Mekke ve Medine'yi gittim. Çok kolay oldu.” ifadelerini kullandı.

Kaynak: AA

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.