İlk İman Eden Sahabiler

İlk İman eden sahâbîler kimlerdir? Hadis âlimlerine göre Peygamberimize (s.a.v.) ilk iman eden sahabiler...

Fazilet açısından önem taşıması sebebiyle hadis âlimleri Hz. Peygamber’e (s.a.v.) ilk iman eden sahâbînin kim olduğu üzerinde önemle durmuş ve bu konuda dört farklı görüş ortaya çıkmıştır.

İLK İMAN EDEN SAHABİLER

Hassân b. Sâbit, Abdullah b. Abbas, Nehaî ve Şa‘bî’ye göre ilk Müslüman olan kişi Hz. Ebûbekir; Ebû Zer el-Gıfârî, Mikdâd b. Esved, Selmân-ı Fârisî (r.a.) ve başkalarına göre Ali b. Ebû Tâlib (r.a.); Katâde b. Diâme, İbn Şihâb ez-Zührî ve İbn İshak’tan nakledilen rivayetlere göre Hz. Hatice; Zührî’nin bir başka nakline göre ise Hz. Peygamber’in (s.a.v.) âzatlısı Zeyd b. Hârise’dir (Irâkī, s. 357-359).

Hâkim en-Nîsâbûrî, ilk iman edenin Hz. Ali (r.a.) olduğu konusunda tarihçilerin ittifakı bulunduğunu söylemekteyse de (Maʿrifetü ʿulûmi’l-ḥadîs̱, s. 22-23) İbnü’s-Salâh bu iddianın kabul görmediğini belirtmektedir (ʿUlûmü’l-ḥadîs̱, s. 299-300). Öte yandan Hz. Hatice’nin (r.a.) ilk Müslüman olduğuna dair ittifak bulunduğunu ileri sürenler de vardır.

İbnü’s-Salâh bu konuyu çözüme kavuşturabilmek için erkeklerden Hz. Ebûbekir’in (r.a.), çocuklardan Hz. Ali’nin (r.a.), kadınlardan Hz. Hatice’nin (r.a.), âzatlılardan Zeyd b. Hârise’nin (r.a.) ve kölelerden Bilâl-i Habeşî’nin (r.a.) ilk Müslüman olduğunu kabul etmenin en isabetli yol olacağını belirtmektedir. (ʿUlûmü’l-ḥadîs̱, s. 300)

Kaynak: DİA

İslam ve İhsan

İLK MÜSLÜMAN OLAN SAHABİ KİMDİR?

İlk Müslüman Olan Sahabi Kimdir?

İLK MÜSLÜMANLAR

İlk Müslümanlar

İLK SAHABİLER KİMLERDİR?

İlk Sahabiler Kimlerdir?

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.