İlk İnsan

İlk insan kimdir? Charles Darwin kimdir? Darwinizm nedir, neyi savunur? Darwinizm’in amacı nedir? Evrim teorisi bilimsel olarak nasıl çöktü? Kısaca ilk insan.

Bütün semavi dinler ve tarihi belgeler insanın Âdem ve Havva’dan türediğini belirtmiştir. İlk insan aynı zamanda Allah’ın yeryüzünde halifesi, peygamberi ve kuludur.[1]

İnsan ve kâinata sadece maddî açıdan bakan materyalist felsefenin temsilcilerinden bazıları, insanın maymundan dönüşmüş bir canlı olabileceğini öne sürmüşlerdir.

DARWİNİZM NEDİR?

Evrim teorisi adı verilen bu düşünce tarzı ilk olarak İngiliz biyoloji bilgini Charles Darwin (1809-1882) tarafından formüle edildiği için, buna “Darwinizm” de denilmiştir. Darwin, “aynı kökten gelen türler, çevre, beslenme gibi çeşitli etkilere bağlanabilecek değişimler gösterir. Buna yaşamak için mücadele de eklenince sürekli evrim sonucunda türler şekil değiştirerek gelişir. Bunun bir sonucu olarak maymun türünden belli bir dönemde insana dönüşüm olmuştur” kanaatindedir.

Darwin ve onu izleyen pozitivistler eşyaya ve canlılara dinî açıdan değil, sadece maddî deney ve gözlem açısından bakmaktadırlar.

İnsan Fosili

Günümüzde insan ile maymun arasındaki geçiş dönemi canlılarına delil olarak gösterilen üç fosil; “Java Adamı”, İngiltere’de bulunan “Piltdown Adamı” ve “Pekin Adamı”dır. Bundan başka, yalnız bir çene kemiği fosilinden ibaret olan “Heidelberg Adamı” vardır ki, antropologların çoğu bunların aslında insana ait olduğunu söylemektedirler. İlk kafatasları, omuriliğin kafatasına girdiği deliğin durumu anlaşılamayacak kadar eksik ve bozuktur. Bu yüzden fosilin temsil ettiği canlının dik mi, yoksa eğri mi durduğunu anlamak mümkün değildir. Ancak evrimci görüşün etkisi altında kalan bazı pozitivistler, bunu iki büklüm, maymun benzeri bir yaratık zannetmişlerdir.[2]

XIX. yüzyılın sonu ve XX. yüzyılın başlarında bulunan bu fosillerin 1,8 ilâ 2,6 milyon yıl öncesine ait olduğu tahmin edilmiştir.

Aşağıdaki yeni bulgular bu fosilleri delil olmaktan çıkarmıştır.

Skull 1470 İnsanı

1972’de Richart Leakey tarafından Kenya’da Turkana şehri yakınında Rudolf gölü civarında bulunan “Skull 1470 İnsanı” fosili evrim teorisini alt üst etmiştir. Bu fosil, bir kafatası ve kafatasına ait olduğu tahmin edilen bacak kemiğinden ibarettir. Yaşı ise 2,8 milyon yıl olarak tahmin edilmiştir. Bu fosil hakkında Richard Leakey şöyle demiştir: “Ya bu kafatasını, ya da ilkel insan hakkındaki teorilerimizi atmalıyız. O, insanın ilk modellerinden hiç birine benzememektedir. Kafatasının büyük bir beyin hacmine sahip olması ilk fosillerin gelişim değişikliklerinin belli bir sıraya göre tanzim edilebilmesi kavramını yıkmıştır.” [3]

Leakey’in bulduğu fosil, insanın en eski atası olduğu ileri sürülen (1,8-2,6 milyon yaşında) 500 cc. beyin hacmine sahip fosillerden en az 200 bin yıl daha eski ve 300 cc. daha büyük bir beyin hacmine sahiptir. Kafatası görünüm bakımından da günümüz insanı kafataslarından ayırt edilmemektedir.

Arkeolog Dr. Glyn Isaac yaptığı kazılardan 300 basit taş kırma ve parçalama aletleri çıkarmıştır. Bunlar, bir canlının 2,6 milyon yıl önceleri buralarda yüksek zeka seviyesine ve hünerine sahip olarak hayat sürdüğünün dilsiz delilleridir.[4]

Türlerin Kökeni

Bu yeni sonuçlar ve Darwin’in evrim teorisinin dayanağı olan “Türlerin Kökeni” ve “İnsanın Türeyişi” adlı eserlerine bilim adamlarının verdiği cevaplar[5] şu gerçeği ortaya çıkarmıştır.

İnsanlar evrim geçirerek günümüzdeki haline gelmemiş, aksine hayat sahnesinde bu günkü haliyle gözükmüştür. Eski devir insanlarının, birkaç yüzyılı aşabilen ömürleri sebebiyle daha iri yapılı olmaları tabiidir. Hz. Âdem’in vücut büyüklüğü ile ilgili olarak nakledilen bazı hadisler bunu desteklemektedir.[6]

İbn Cerîr et-Taberî (ö.310/922), Tarih’inde, Hz. Havva’nın ikiz ve biri erkek, diğeri dişi olmak üzere yirmi batında kırk çocuk doğurduğunu kaydetmiştir.[7]

HAYVAN TÜRLERİNİN ÖZELLİKLERİ

Allah Teâlâ bazı canlı hayvan türlerinin özelliklerini şöyle ifade buyurur: “Allah her canlıyı sudan yarattı. İşte bunlardan kimi karnı üzerinde yürüyor, kimi iki ayağı üzerinde, kimi de dört ayağı üstünde yürüyor. Allah ne dilerse yaratır. Çünkü Allah her şeye kâdirdir.” [8] Cenâb-ı Hakk, Hz. Âdem’i anne-babasız, Hz. İsa’yı babasız yaratmakla, insan türünü korumuştur.

Evrim Fikri Neden Ortaya Çıkmıştır?

Darwinizm’in amacı, insanın menşeini başka bir canlıya bağlayıp, onun semavî dinlerle ve Yüce Yaratıcı ile bağını koparmaktır. Ancak varlıklar aleminde görülen ve akla durgunluk veren düzen bu teoriyi yalanlamaktadır. Her şeyin kör tabiat kuvvetinin ve kör bir rastlantının sonucu olarak oluştuğu ve evrime tâbî olduğu görüşünü akıl kabul etmez. Sonuç olarak bu konuda belki şunlar söylenebilir. Hz. Âdem bu dünyaya bir takım bilgilerle donatılarak indirilmiş, ondan gelen insan nesli de daha sonra yeryüzünde yalnız bırakılmayarak gönderilen peygamberler vasıtasıyla, yeni bilgilerle techiz edilmiştir. Diğer yandan insanoğlu kendi deney ve tecrübeleriyle dünya ve çevresi hakkında araştırmalar yaparak bilgisini sürekli geliştirmiştir. Bunun sonucunda insanın tür değiştirmeksizin toplum olarak tekâmül ettiği ve yeni medeniyetler kurduğu söylenebilir.

Dipnotlar:

[1] Bakara, 2/65; bk. Mâide, 5/60; A’raf, 7/166, Elmalılı Hamdi Yazır, Hak Dini Kur’an Dili, 2. Baskı, istanbul 1960, I, 378, II, 1724 [2] John N. Moore - A.N. Field, İlmi Gerçekler Işığında Darwinizm, 2. baskı, İstanbul 1982, s. 155-171 [3] Leakey, R.E. National Geographic Vol. 143. s. 198(1973) [4] Leakey, age, Vol, 143, s. 198 vd. [5] Geniş bilgi için bk, J. N. Moore - A.N. Field, age, Ali Gürbüz, Darwin ve Tekâmül Nazariyesi İst. 1980, İsmet Hasenekoğlu, Evrim Teorileri ve Mutasyonlar, ist. 1976; Abdullah Aymaz, Yaratılış ve Darwinizm, y. ve t. y.; Şemseddin Akbulut, Darwin ve Evrim Teorisi, ist. 1980; Bilim Araştırma Grubu Yahudilik ve Masonluk, İst. 1986; s. 397; Milli Eğitim Bak. Evrim Teorisi Hakkında Rapor özeti Nşr. Milli E. Bsm. Ankara 1985. [6] bk. Buhârî, Enbiya 1; Ebû Dâvud, Sünne 16; Tirmizi, Tefsiru Sure, VII, 2-4; Zebîdi, Tecrid-i Sarih Terc. 6. Baskı, Ank. 1981, IX, 76. [7] Zebîdi, Tecrid-i Sarih Tercemesi, IX, 77 [8] Nur, 24/45

Kaynak: Prof. Dr. Hamdi Döndüren, Delilleriyle İslam İlmihali, Erkam Yayınları

 

İslam ve İhsan

HZ. ADEM (A.S.) KİMDİR?

Hz. Adem (a.s.) Kimdir?

İNSANIN OLUŞUMU

İnsanın Oluşumu

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.