İlk Nikah ve İlk Mehir
İlk nikâh nasıl kıyıldı? İlk verilen mehir neydi? Osman Nuri Topbaş Hocaefendi, ilk nikâh ve ilk mehiri anlatıyor...
İLK NİKAH VE İLK MEHİR
Rabbimiz «vahdâniyet»i Zât’ına mahsus kılmış, bütün varlıkları çift olarak, birbirlerini tamamlayıcı mâhiyette halk etmiştir.
“Biz her şeyi çift çift yarattık. Umulur ki ibret ve öğüt alırsınız.” (ez-Zâriyât, 49)
İnsanlar, cinler, hayvanlar ve bitkiler çift hâlinde, yani “erkek ve dişi” olarak yaratılmış. Fizikî âlemde de “artı-eksi” var. Meselâ bulutlar artı eksi yükleriyle yağmura vesile oluyorlar.
“Gerçek şu ki Biz insanı katışık bir nutfeden (erkek ve kadının dölünden) yarattık; onu imtihan edelim diye, kendisini işitir (yani kul, hakkı işitecek) ve görür kıldık. (Her şeyde ilâhî azameti seyredecek, tefekkür edecek.)” (el-İnsân, 2)
Hazret-i Âdem, Cennet’te bütün nîmetler varken; “‒Yâ Rabbî, bir eş!” dedi.
Bünyesinden Hazret-i Havva yaratıldı. Âdem aleyhisselâm o esnâda uyuyordu. Uyanıp yanında bir filiz gibi Havvâ aleyhisselâm’ı görünce, kalbi ona aktı ve elini uzattı. Melekler o esnâda:
“–Yâ Âdem, ona dokunma!.. Henüz nikâhın kıyılmadı!..” dediler.
Bundan sonra Hazret-i Âdem ile Hazret-i Havvâ’nın nikâhları kıyıldı. Mehrin şartı da, üç kere Hazret-i Muhammed Mustafâ’ya salevât-ı şerîfe getirilmesi olarak gerçekleşti.
Böylece ilk nikâh, bu şekilde Peygamber Efendimiz’e salevat ile feyiz ve rûhâniyet kazandı.