İlmi Gerçekler ve Tefekkür
Genetik ilminde yapılan yeni keşifler, her insanın nev’-i şahsına münhasır bir başka şifresi daha olduğu gerçeğini ortaya koymuştur.
Gen denilen şeyler o kadar küçüktür ki yeryüzündeki bütün canlıların genleri bir araya toplansa bir terzi yüksüğünü bile doldurmaz. Mikroskopla bile görülemeyen bu genler, her canlı hücreye yerleşirler ve bütün insan, hayvan ve bitkilere husûsiyetlerini verirler. Bir yüksük, altı milyarı aşan insan nüfusunun ayrı ayrı bütün ferdî husûsiyetlerini alamayacak kadar küçük görülebilir, ama bu husustaki hakîkatler, tereddüde mahal bırakmamaktadır.
Pekâlâ, öyle ise gen denilen bu şey nasıl olur da, sayısı bilinemeyecek kadar çok canlının husûsiyetlerini içinde gizliyor?! Nasıl oluyor da, inanılmayacak kadar küçük bir yerde ayrı ayrı her birinin psikolojisine kadar bütün husûsiyetlerini muhâfaza edebiliyor?!
Mikroskopla bile görülemeyen küçücük bir gen içinde hapsedilen birkaç milyon atomun böyle yeryüzündeki bütün hayatı kat’î olarak idare edebilmesi keyfiyeti, sadece hikmet sahibi bir yaratıcıdan sâdır olabilecek sonsuz bir ilim ve kudretin eseri olabilir; başka hiçbir nazariyeye imkân yoktur.
Nitekim bu hakîkate işaretle Yüce Rabbimiz şöyle buyurur: “Hani Rabbin (ezelde) Âdemoğullarının sulplerinden zürriyetlerini almış, onları kendilerine karşı şâhit tutarak, «Ben sizin Rabbiniz değil miyim?» buyurmuştu. Onlar da, «Evet, şâhit olduk (ki Rabbimizsin)” demişlerdi. Böyle yapmamız, kıyâmet günü, «Biz bundan habersizdik» dememeniz içindir.” (el-A‘râf, 172)
Ancak zamanımızda keşfedilebilmiş olan bu ve benzeri ilâhî kudret ve sanat tezâhürleri, akılları âciz bırakmaktadır. Bundan dolayıdır ki, daha 19. Asırda Ziya Paşa şu hikmetli beyti söylemiştir:
Sübhâne men tehayyera fî sun‘ihi’l-ukûl
Sübhâne men bi-kudretihî ya‘cizu’l- fuhûl
“Sanatı karşısında akılların hayrete düştüğü, kudretiyle en üstün âlimleri bile âciz bırakan Allah Teâlâ’yı tesbîh ederim…”
Kaynak: Osman Nûri Topbaş, Tefekkür, Erkam Yayınları, İstanbul, 2010
TEFEKKÜR BİR İMAN ANAHTARIDIR