İlmiye Sınıfının Tarikatlara Soğukluğunun Avâmın ise Teslimiyet ve Mesafe Kat Edişinin Sebep ve Hikmeti Nedir?
İlmiye sınıfı tarîkatlara îtirâz ediyor veya soğuk bakıyor. Avâm hemen teslîm oluyor ve mesâfe kat ediyor? Sebep ve hikmeti ne olabilir? Prof. Dr. Hasan Kamil Yılmaz cevaplıyor...
Evet, erbâb-ı ilim arasında tasavvuf ve tarîkatlara karşı çıkanlar vardır. Ancak ilmiye sınıfının, tasavvuf ve tarîkatlara bütünüyle soğuk baktığını söyleyemeyiz. Karşı çıkanlardan her birinin tasavvufa karşı çıkış sebebi farklıdır:
Bir grup, tasavvufun ihtivâ ve telkin ettiği husûsları kabûl etmekle birlikte kendilerince tasavvuf gruplarında gördükleri birtakım hatâları genellemektedirler. Bâzıları da varlık ve âlem konusundaki vahdet-i vücûd ve vahdet-i şühûd gibi farklı düşünceler sebebiyle tasavvufa karşı çıkmaktadır. Diğer bir başka grup ise tasavvuf erbâbı kişilerde gördükleri eksik ve hatâları tasavvufun geneline mâletmektedirler. Müslümanların hâline bakıp Müslümanlık hakkında konuşanlar gibi, sûfîlere bakıp tasavvuf hakkında söz etmektedirler.
Diğer bir grup ise ilmin insana verdiği güven, kendini beğenme ve kıskançlık duygusu ile tasavvuf ve tarîkatlara karşı çıkmaktadır. “Benim bu kadar ilmim ve şu kadar eserim var, halk niçin benim değil de falan şeyh efendinin etrafında toplanıyor” diye düşünmektedirler.
Aslında olaylara bakışta öncelikler son derece önemlidir. Meseleye kalbî hayât önceliği açısından bakanlar, tasavvufun rûhî bir derinlik gerektirdiğini anlayarak öğrenmekle yaşamak ve hazz almanın başka başka şeyler olduğunun farkına varmaktadır. Tasavvuf konusunda yanlış yargıların oluşmasında iki tarafın da kusûru vardır. Sûfîler yollarında bulunabilecek eksik ve kusûrları tashîhe gayret göstermeli, ilim erbâbı da birtakım sûfî gruplarda gördükleri eksik ve yanlışları genelleştirmeyi bırakmalıdır. İki grup da kendini diğerinin alternatifi olarak görmekten vazgeçmelidir.
Yönelişleri kalbî hayât öncelikli olan avâmdan insanlar, herhangi bir iddiâ sâhibi olmadıkları için daha kolay teslîm oluyor ve daha çabuk tevbeye yöneliyorlar. İlim ehli kişiler ve din hâdimleri ise: “Nasıl olsa biz bir dînî hayâtın içindeyiz, üstelik bu işin ilmini yaptık, okuduk ve okutuyoruz” düşüncesiyle hareket ederek böyle bir bağa lüzûm görmüyorlar.
Kaynak: Prof. Dr. Hasan Kamil Yılmaz, 300 Soruda Tasavvufi Hayat, Erkam Yayınları
YORUMLAR