İltica Ne Demek?

İltica: Sı­ğın­ma, ba­rın­ma. Gü­ven­me, da­yan­ma. Duâ ve yakarış anlamlarına gelmektedir.

İLTİCA KELİMESİNE ÖRNEK CÜMLELER

Arafat, bir af ve iltica makâmıdır. Her hâliyle kabirlerden kıyâmet sabâhına kalkışı hatırlatır. Bütün kullar, Allâh’ın huzûrunda âciz, muhtaç ve ümitvar bir şekilde af beklerler. Gözler, tevbe yaşlarıyla ıslanır; gönüllerden Hakk’a nice samîmî ilticalar yükselir. Hayat defterlerinde tertemiz sayfalar açılır ve Cenâb-ı

Allâh’a ömrün bundan sonraki kısmında itaat üzere yaşanacağına dâir sözler verilir.


İbâdet borçlarını ödeme gayreti içinde olup da ömrü vefâ etmediği için bunu ödeyemeyenleri, -inşâallâh- Rabbimizʼin affetmesi umulur. Fakat bu hususta bir kesinlik olmadığından, geçmişe dönük olarak bu borçları ödemeye bütün gayretinizle devâm ediniz. Tutmadığınız oruçları, kılmadığınız namazları, veremediğiniz

zekâtları imkân nisbetinde telâfîye gayret edip bu borçlardan bir an evvel kurtulmaya çalışınız. Zîrâ Cenâb-ı Hakk’ın hac sebebiyle gerçekleşen umûmî affına bunlar dâhil olmayabilir. Bu yüzden hacdaki bu umûmî affa güvenerek ibâdet borçları husûsunda ihmâl ve gevşeklik göstermeyiniz. Bütün gayretinizle kazâsını

îfâya çalışınız. Eksik kalanlar için de Allâh’ın af ve merhametine iltica hâlinde olunuz.


Tevâzû duygusu her şeyden evvel insanı Cenâb-ı Hak karşısında edebe ve huşûa nâil eyler. Cenâb-ı Hakk’ın kudret ve azametini bir nebze de olsa hisseden insan, kendi acziyetini ve zayıflığını anlar. Sıfır bir sermaye ile, yani bir bedel ödemeden dünyaya geldiğini tefekkür eder. Üzerinde ne imkân ve kâbiliyetler var ise hepsinin Cenâb-ı Hakk’a âit olduğunu bilir. Her ahvâlde “Aman yâ Rabbî!..” diyerek Cenâb-ı Hakk’a iltica eder.

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.