İmam Atandığı Köyü İmar Etti

Batman’ın Sason ilçesine bağlı Yolüstü köyüne 5 yıl önce imam olarak atanan Çetin Karakaya, görevinin yanı sıra köyün imarına da katkı sundu.

Batman’ın Sason ilçesine bağlı Yolüstü köyüne 5 yıl önce imam olarak atanır atanmaz eksikleri tespit eden Çetin Karakaya, köyün camisinin kullanılamaz durumda olduğunu, taziyeevi ve imamevi olmadığını, gençlere ve ailelere yönelik sosyal alan bulunmadığını belirledi.

Aynı zamanda ağır vasıta şoförü olan Karakaya, tespit ettiği eksikleri gidermek için köyde okul inşası yürüten müteahhit firma yetkilileriyle görüştü.

ATANDIĞI KÖYDE SEFERBERLİK BAŞLATTI

Firmanın iş makinesini kullanmak şartı ile boş zamanlarında okul inşaatında çalışan Karakaya, Kaymakamlığın ve vatandaşların da desteğiyle köyde atıl durumdaki caminin yerine yeni bir cami, taziyeevi ve imamevi yaptı, cami çevresinden çıkardığı 420 kamyon hafriyatla Sason deresi kenarındaki 7 bin metrekarelik arazide mesire alanı oluşturdu.

Köyde yürüyüş parkuru, halı saha, basketbol ve voleybol sahasının yapımı sürüyor. Aynı zamanda gençlerin halı saha arkadaşı, hastaların manevi destekçisi, yaşlıların sohbet arkadaşı, ihtiyaç sahiplerinin de en yakın dostu olan Karakaya, köylülerce takdir ediliyor.

EKSİKLİKLERİ GİDERMEK İÇİN KOLLARI SIVADI

Karakaya, Muş’ta başladığı imamlık görevini 2013 yılından bu yana Sason ilçesine bağlı Yolüstü köyünde sürdürdüğünü söyledi.

“Buraya geldiğimde cami ve çevresi, taziyeevi, imam lojmanı kullanılmayacak kadar atıl durumdaydı. Köyün eksiklerini gidermek için kolları sıvayarak işe koyuldum. Allah’ın izni, köylülerin desteği, devletimizin de imkanlarıyla camimizi ibadet yapılabilecek bir hale getirdik.” diyen Karakaya, köye cami yaptıklarını, caminin etrafında insanların, gelip oturabileceği, çocukların oyun oynayabileceği yeşil alan oluşturduklarını belirtti.

Karakaya, “Şu an camimizin çevresini insanımızın sosyal bir alan olarak kullanabileceği bir mekan haline getirdik. Köye modern bir taziyeevi de kazandırdık.” ifadelerini kullandı.

GENÇLER İÇİN SPOR ALANLARI

Karakaya, köylülerin yanı sıra Kaymakamlıktan aldıkları destekle de cami bahçesinden çıkarttıkları 420 kamyon hafriyatla, dere kenarında 7 bin metrekarelik alan oluşturduklarını dile getirdi.

Bu alanda mesire alanı, kamelyalar, spor alanları, çocuk oyun parkı, insanların aileleriyle oturup, çay içebileceği, yemek yiyebileceği nezih bir ortam hazırladıklarını anlatan Karakaya, şöyle devam etti:

“Müteahhit ağabeyimizin işine yardımcı oldum o da kendi araçlarını, makinelerini bize seferber etti. Öte yandan Kaymakamlık ve Özel İdarenin de desteği çalışma yürüttük. Çim ve ağaç dikerek peyzaj çalışmalarımızı tamamladık. Gençlerin kahve köşelerinde oturmasına gönlüm razı olmadı. Köyümüzün coğrafi yapısı dağlık olduğu için gençlerimizin eğlenebileceği, vakit geçirebileceği bir yer yok. Gençlerimizle de istişare ettik. Dere kenarında onlara halı saha, voleybol ve basketbol sahası ile yürüyüş parkuru yapıyoruz. Bu şekilde spor yaparak vakit geçirmelerini sağlayacağız.”

“TOPLUMA YARAŞIR OLALIM İSTEDİK”

“Ben buraya sadece bir devlet memuru olarak gelmedim. Ben buraya imam olarak geldim. ‘İmam’ demek ‘baş’ demektir. Köylünün derdiyle dertlenelim, sorunlarıyla ilgilenelim, çalışalım, didinelim ve topluma yaraşır olalım istedik. Çok şükür Allah da bize nasip etti.” ifadelerini kullanan Karakaya, meslektaşlarına da görev yaptıkları yerlerde benzer hizmetler sunmaları çağrısında bulundu.

Karakaya, “Tüm imam arkadaşlarıma tavsiyem camiyi namazdan, ezandan ibaret bilmesinler. Ellerinden geldiğince çalışsınlar yani toplumun tüm dertleriyle ilgilenmelerinin de bir imamlık görevi olduğunu belirtmek istiyorum.” diye konuştu.

Kaynak: AA

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.