İmam-ı Tirmizi Kimdir?

KİM KİMDİR?

Kütüb-i Sitte adıyla bilinen meşhur altı hadis kitabından es-Sünen’in müellifi olan İmam Tirmizi’nin (r.a.) hayatı ve eserleri...

Büyük hadis alimi İmam Tirmizi’nin (r.a.) hayatı ve eserleri.

İMAM TİRMİZİ’NİN KISACA HAYATI

Kütüb-i Sitte adıyla bilinen meşhur altı hadis kitabından es-Sünen’in müellifi olan İmam Tirmîzî 209 (m. 824) senesinde, Özbekistan sınırları içinde bulunan Tirmiz (veya Tirmiz’e bağlı Buğ köyünde) doğdu. 279’da (m. 892) de vefat etti.

Tirmizî Hazretleri küçük yaşta hadis ilmi ile uğraşmaya başlamış ve Horasan, Irak ve Hicaz başta olmak üzere diğer bazı bölgelerdeki âlimlerden hadisler derlemiştir. İmam Buhârî, İmam Müslim ve Ebû Dâvûd gibi zamanın en önemli alimlerinden ders almıştır.

İmâm-ı Tirmizî, hadis ilminden başka, fıkıh ve tefsîr ilminde de "İmam" vasıflı bir alimdir. Rivâyet ettiği hadîs-i şerîfler ile Kur’ân-ı kerîmin tefsîri husûsunda mühim hizmetler yapmıştır.

İMAM-I TİRMİZİ KİMDİR?

İmâm Tirmizî, muhtemelen 209 (824) yılında bugün Özbekistan sınırları içinde bulunan Tirmiz’de (veya Tirmiz’e bağlı Buğ köyünde) doğdu. Kendisinin belirttiğine göre Merv’den gelip Tirmiz’e yerleşen bir aileye mensuptur. Benî Kays Aylân kabilelerinden Benî Süleym’e nisbetle Sülemî nisbesiyle de anılır.

İmâm Tirmizî, 235 (849) yılı civarında hadis tahsiline başladı. Önce Tirmiz’de, daha sonra Horasan, Irak ve Hicaz başta olmak üzere diğer bazı bölgelerdeki âlimlerden hadis öğrendi. Kütüb-i Sitte imamlarının her birinin hocası olan İbnü’l-Müsennâ, Bündâr diye tanınan Muhammed b. Beşşâr, Ziyâd b. Yahyâ el-Hassânî, Abbas b. Abdülazîm el-Anberî, Eşec el-Kindî, Fellâs, Ya‘kūb b. İbrâhim ed-Devrakī, Muhammed b. Ma‘mer el-Kaysî el-Behrânî ve Nasr b. Ali el-Cehdamî’den faydalandı. Diğer hocaları arasında İshak b. Râhûye, Kuteybe b. Saîd, Hennâd b. Serî, Ali b. Hucr, Ahmed b. Menî‘, İmam Buhârî, İmam Müslim ve Ebû Dâvûd gibi muhaddisler vardır. Tirmizî’nin Bağdat’a gitmediği, dolayısıyla Ahmed b. Hanbel’den istifade etmediği anlaşılmaktadır (el-Câmiʿu’s-sahîh, nşr. Ahmed M. Şâkir, neşredenin girişi, I, 83).

İmam Buhari'ye Talebe Oldu

İlim tahsili için muhtemelen Mısır ve Suriye’ye de gitmemiştir. Tirmizî, uzun süre İmam Buhârî’nin talebesi oldu, ondan pek çok hadis rivayet etti ve fıkhü’l-hadîsi öğrendi (Zehebî, Tezkiretü’l-huffâẓ, II, 634). Kendi ifadesine göre hadislerdeki illetler, râviler ve isnadlar konusunda Irak ve Horasan bölgelerinde Buhârî’den daha üstün bir âlim bulunmadığı için hocasından bu konularda da büyük ölçüde yararlandı (el-ʿİlel, V, 738). Ayrıca Buhârî’nin et-Târîhu’l-kebîr’i Tirmizî’nin ilel konusunda en çok faydalandığı kitaplardan biridir. Buhârî de Tirmizî’nin ilmini ve zekâsını takdir etmiş, el-Câmiʿu’s-sahîh dışında ondan bir (veya iki) hadis rivayet etmiş, Tirmizî’nin naklettiğine göre kendisine, “Aslında benim senden faydalandıklarım senin benden faydalandıklarından daha çoktur” demiştir (İbn Hacer, IX, 389). Tirmizî’nin Buhârî’den çok faydalanmasına ve kendisinden pek çok hadis öğrenmesine rağmen el-Câmiʿu’s-sahîh’inde ondan hiç hadis almaması, İmam Müslim ile (“savm”, 4) Ebû Dâvûd’dan (“Vitir”, 11) birer hadis rivayet etmesi bu üçünün genellikle aynı hocalardan hadis nakletmesiyle açıklanmaktadır. İmam Müslim de Buhârî gibi ondan sadece bir hadis almıştır.

Tirmizî, ilel konusunda Buhârî’den sonra en çok Abdullah b. Abdurrahman ed-Dârimî ile Ebû Zür‘a er-Râzî’nin görüşlerinden yararlandı. İbn Halfûn el-Endelüsî, Şüyûhu Ebî ʿÎsâ et-Tirmizî adlı eserinde onun hocalarını tesbit etmiştir (Ziriklî, VI, 36). Tirmizî’nin sika bir muhaddis olduğu hususunda âlimlerin icmâ etmesi onun hadis rivayetinde eriştiği güveni, en önde gelen âlimler için kullanılan “imam” lakabıyla anılması da hadis ilmindeki üstün yerini göstermektedir. Tirmizî el-Câmiʿu’s-sahîh’i tamamladıktan sonra onu Horasan, Irak ve Hicaz bölgelerindeki âlimlere gösterdi, onların takdir ve tasviplerini aldı (İbn Hacer, IX, 389). Doğu İslâm dünyasındaki şöhretine rağmen İbn Hazm’ın Tirmizî hakkında “meçhul” terimini kullanması onun el-Câmiʿu’s-sahîh’i ile el-ʿİlel’ini görmediğini ortaya koymakta, bu eserlerin V. (XI.) yüzyılın ilk yarısında Endülüs’te yeterince tanınmadığını göstermektedir. Bununla birlikte İbn Hazm’ın diğer bazı önemli şahsiyetler için meçhul ifadesini kullanmasına bakarak onun bu konuda kasıtlı davrandığı da ima edilmektedir (a.g.e., IX, 388).

İmam Tirmizi’nin Talebeleri

Tirmizî’nin pek çok talebesi arasında Ebü’l-Abbas Muhammed b. Ahmed b. Mahbûb el-Mahbûbî, Ebû Saîd Heysem b. Küleyb eş-Şâşî (Şâşî eş-Şemâʾilü’n-nebeviyye’nin de râvisidir), Ebû Zer Muhammed b. İbrâhim b. Muhammed et-Tirmizî, Ebû Muhammed Hasan b. İbrâhim el-Kattân, Ebû Hâmid Ahmed b. Abdullah et-Tâcir, Ebü’l-Hasan el-Fezârî el-Câmiʿu’s-sahîh’i rivayet etmekle ünlüdür. Diğer talebelerinden muhaddis Hammâd b. Şâkir en-Nesefî ile Mekhûl b. Fazl en-Nesefî de anılabilir.

Vefatı

İmam Tirmizî 13 Receb 279’da (9 Ekim 892) Tirmiz’e bağlı Buğ köyünde vefat etti; onun Tirmiz şehrinde vefat ettiği de ileri sürülmüştür.

TİRMİZİ HAZRETLERİ’NİN ESERLERİ

El-Câmiʿu’s- sahîh. Ebü’l-Ferec İbnü’l-Cevzî, Ahmed b. Hanbel’in el-Müsned’inin büyük bir kısmı ile İmam Buhârî, Müslim ve Tirmizî’nin el-Câmiʿu’s-sahîh’lerini müsned tertibine koyarak Câmiʿu’l-mesânîd ve’l-elkāb adlı yedi ciltlik kitabını meydana getirmiştir.

Eş-Şemâʾilü’n-nebeviyye. Sahasında ilk çalışma olan eser bu konuda yazılanların en mükemmeli kabul edilmiş, içindeki hadislerin büyük çoğunluğu sahih, önemli bir kısmı hasen, pek azı zayıf rivayetlerden meydana gelmiştir.

El-ʿİlelü’l-kebîr. Tirmizî’nin el-Câmiʿu’s-sahîh’ten önce kaleme aldığı eser el-ʿİlelü’l-müfred ve ʿİlelü’t-Tirmizî el-kebîr adlarıyla da anılır.

El-ʿİlelü’s-saġīr. El-Câmiʿu’s-sahîh’in sonunda elli birinci kitap şeklinde yer alan bölüm bu adla anılmaktadır. 

Tesmiyetü ashâbi’n-nebî (Kitâbü Esmâʾi’s-sahâbe, Tesmiyetü ashâbi Resûlillâh sallallāhü aleyhi ve sellem). Sahâbe adlarının sadece ilk harfine göre alfabetik düzenlenen esere aşere-i mübeşşere ile başlanmıştır.

Kitâbü’t-Târîh. İbnü’n-Nedîm’in bu adla, Sem‘ânî’nin ise et-Tevârîh adıyla kaydettiği bu eser hakkında bilgi bulunmamaktadır.

Kitâbü’l-Esmâʾ ve’l-künâ. İbn Hacer’in bu eseri gördüğü anlaşılmaktadır (Tehzîbü’t-Tehzîb, IX, 389).

Ez-Zühd. İbn Hacer eserden söz etmekte, fakat onu görmediğini belirtmektedir (a.g.e., a.y.)

Kaynak: DİA