İmam Kime Denir? | İmam Olacak Kişide Aranan Şartlar Nelerdir?

İmâm kimdir, kime denir? Cemaat ne demektir? İmam olacak kişide aranan şartlar nelerdir? İmam namaza nasıl niyet eder? İmama uyan cemaat nasıl niyet eder?

İmâm, lügatta, “önder, lider” mânâlarına gelir.

İMAM KİME DENİR?

Dînî terim olarak ise Müslümanlara, topluca namaz kılarken önderlik yapanlara “imâm” denir. İmâmın, Müslümanlara topluca namaz kıldırmasına imâmlık, imâmın arkasında topluca namaz kılanlara da “cemaat” denir. Cemaatin namazı, ancak imamın namazı ile tamam olur. Yani imamın namazı olmaz ise cemaatin namazı da olmaz. Cemaatle namaz kılmak, sünnet-i müekkededir. Cemaate devam etmek ise İslâm’ın önemli âdetlerindendir.

İMAM OLACAK KİŞİDE ARANAN ŞARTLAR

İmam olacak kimsede şu şartların bulunması gerekmektedir:

  1. “Müslüman olmak.
  2. Büluğ çağına ermiş olmak.
  3. Akıllı olmak.
  4. Erkek olmak.
  5. Doğru düzgün Kur’ân-ı Kerîm okuyabilmek.
  6. Özür sahibi olmamak.”

Bununla beraber imâm olan kimsede bazı üstün vasıflar bulunursa, imamlığa daha lâyık olur. Bu vasıflar sırası ile şöyledir:

  1. “Fıkhî bilgiye sahip olmak,
  2. Kıraati güzel olmak,
  3. Haramlardan kaçınmak,
  4. Yaşça büyük olmak.”

İMAM NASIL NİYET EDER?

İmam, cemaate namaz kıldırırken şöyle niyet eder:

Meselâ sabah namazı kıldırıyorsa, “Niyet ettim Allah rızası için bugün- kü sabah namazının farzını kılmaya ve kıldırmaya.”

CEMAAT NASIL NİYET EDER?

İmama uyan cemaat ise şöyle niyet eder:

“Niyet ettim Allah rızası için bugünkü sabah namazının farzını kılmaya!” (imam iftitah tekbirini aldıktan sonra:) “Uydum hazır olan imama” der.

Cemaatle kılınan namazlarda, imam, cemaatten ileride durur. Tam arkasında imâmlığa en uygun olan kimse, onun sağında ve solunda da kendisinden sonra imamlığa en uygun olan kimse durur. Eğer imama uyan (cemaat) bir kişi ise imamın yarım sağında durur. Birden fazla kimse var ise imamın arkasında dururlar. Kadınlar, erkeklerin önünde veya onlarla aynı hizada bulunamazlar.

İslam ve İhsan

İMAM NE DEMEK?

İmam Ne Demek?

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.