İmam Malik Halife'ye Hangi Konuda İkazda Bulundu?

Hikâyeler

İmam Mâlik Hazretleri  Halife Mansûr'a hangi konuda ikazda bulundu? Peygamber Efendimize olan edebin önemi ve fazileti nedir? İşte cevabı...

İmam Mâlik -rahmetullâhi aleyh-, Rasûlullah -sallâllâhu aleyhi ve sellem-’e tam bir ittibâ ve O’na tam bir edep ve hürmetin vecdi içinde yaşardı. Medîne-i Münevvere hudutları içinde hayvan üzerine binmezdi; sebebini suâl edenlere;

“–Ben Allah Rasûlü’nün ayağıyla bastığı bir yere, bineğimin ayağını bastırmaktan hayâ ederim!” derdi.

Medine dâhilinde def‘-i hâcete dahî çıkmadı. Medine hudutlarının dışına çıktı.

Bir gün İmam Mâlik Hazretleri mihraptayken, devrin halîfesi Ebû Câfer Mansûr mescide geldi. Bazı sualler sordu. Aralarında ilmî bir müzakere başladı. Ancak Ebû Câfer Mansûr, konuşmanın seyrine kapılıp sesini yükseltince İmam Mâlik Hazretleri;

“–Ey Halîfe! Burada sesini alçalt! Zira Allâh’ın ihtârı senden daha fazîletli insanlar üzerine indi…” diye îkāz etti ve Hucurât Sûresi’ndeki zikrettiğimiz âyet-i kerîmeyi okudu.

Şahit olduğu bu yüksek edep karşısında Halîfe;

“–Ey İmam! Duâ ederken kıbleye mi, yoksa Rasûlullâh’a mı döneyim?” diye sordu.

İmam Mâlik Hazretleri şöyle buyurdu:

“−Yüzünü niye O’ndan çevireceksin ki?!. O, senin ve ceddin Hazret-i Âdem’in kıyâmete kadar Allâh’a vesilesidir. Bilâkis sen; Peygamber Efendimiz’e yönel ve O’nun şefaatini iste ki, Allah Teâlâ da O’nu sana şefaatçi kılsın!..” (Bkz. Kadı İyâz, Şifâ-i Şerîf, Beyrut 1404, c. II, s. 596)

Rasûlullah Efendimiz’e edep ve hürmetin en güzel tezâhürleri ise, ecdâdımız Osmanlı ve Anadolu dervişinde görülür:

Osmanlı’nın son devrinde Yeşil Kubbe yenilendi. Mimar ve ustalar; Efendimiz’in rûhâniyetini rahatsız etmemek için, hiç dünya kelâmı konuşmadılar. «Bana tuğlayı uzat!» yerine; «Allah!» vb. zikirlerle anlaştılar. Bu tamirde vazifeliler, Ravza’da her taşı abdestli olarak ve besmeleyle yerine koydular. Yine bu tamir esnasında gürültü çıkarmasın diye çekiçlerine keçe bağlamaları, misli görülmemiş birer edep ve ihtiram nümûnesidir.

Kezâ;

Hiçbir Osmanlı padişahı; Medîne-i Münevvere’de yaşayan herhangi bir şahıstan gelen mektubu tahtında oturarak dinlememiş, mutlaka ayağa kalkarak o mektubun geldiği mekâna ihtiram göstermiştir.

Öyle ki Abdülaziz Han, bir gün hasta yatağında iken kendisine mektuplar arz ediliyordu. Sıra Medine’den gönderilen mektuplara gelince; hastalığını mâzeret olarak görmemiş, yattığı yerde dinlememek için yardımcılarına;

“–Beni ayağa kaldırın!” demiş, iki kişinin kollarında doğrulmuş vaziyette mektup okunmuştur.

Bu tam ittibâ ve kusursuz edep, elbette, kuvvetli bir muhabbetten neş’et etmektedir.

Kaynak: Osman Nuri Topbaş, Yüzakı Dergisi, Yıl: 2019 Ay: Kasım, Sayı: 177