İmam Şâfiî Hazretleri’nden Hikmetli Sözler ve Tavsiyeler

İmam Şâfiî Hazretleri’nden hikmetli sözler ve tavsiyeler...

Rasûlullah -sallâllâhu aleyhi ve sellem- Efendimiz buyurur: “Din, nasihattir.” (Müslim, Îmân, 95)

Cenâb-ı Hakk’ın insanlığa muhteşem ikrâmı, ebedî ve mükemmel mûcizesi olan Kur’ân-ı Kerim; baştan sona hikmettir, öğüttür, nasihattir, ibret dolu kıssa ve bin bir hissedir.

Başta sahâbî efendilerimiz olmak üzere, bütün Hak dostları Rasûlullah -sallâllâhu aleyhi ve sellem- Efendimiz’in zamana yayılmış zirve mâhiyette, müstesnâ talebeleridir.

Altından kalkamayacağını anladığın mevzuları Allâh’a ve Rasûlü’ne havale et!

  • Allâh’a havale, O’nun Kitâbı’na;
  • Rasûlü’ne havale de O’nun Sünneti’ne müracaat etmek demektir.

İMAM ŞÂFİÎ -rahmetullâhi aleyh- HAZRETLERİ’NDEN HİKMETLİ SÖZLER

“Sen kendini hak ile meşgul etmezsen, bâtıl seni işgal eder.”

 

CANLANDIRICI HİKMET

  • Toprağın canlılığı, sükûnet içinde yağan bereketli yağmurlar iledir.
  • Tezkiye olmuş nefislerin canlılığı da, rûhânî arzu ve iştiyaklarladır.
  • Kalplerin feyiz ve rûhâniyet canlılığı ise, hikmetli sözler ile kıvam bulur.
  • Konuşmanın seni cezbettiği yerde, sükûta sarıl.

–Unutma ki;

  • Sustuğuna pişman olan pek azdır da,
  • Konuştuğuna pişman olan çok kimse vardır.
  • Dilini muhafaza et ey insan.

O bir yılandır, seni sokmasın!

 

AKILLI KULLAR

  • Allâh’ın akıllı kulları şunlardır ki;

Dünyanın boş hevâ ve heveslerine aldanmazlar.

Diğer taraftan da dünyanın ve âhiretin belâ ve imtihanlarından korkarlar.

  • Dünyaya ibretle nazar ederler ve bilirler ki, o asla bir fânîye vatan olamaz!
  • O Hak dostları; dünyayı bir deniz, sâlih amelleri de onun üzerinde (âhirete intikal edecekleri) gemiler sayarlar.
  • Kimin aklı; kendisini her türlü zemmedilmiş, kötü ve ayıplanacak şeyden alıkoyuyorsa, asıl akıllı kimse odur.

 

BÂKÎ OLANI BİRİKTİR!

–Ey dünya ve dünyanın süsüyle şeref bulduğunu zanneden!

  • Ölüm binaya da gelecek, binâ edene de...
  • Kimin izzeti dünya ve süsüyse, bilsin ki izzeti pek az, zevâle mahkûm ve fânî...

Bil ki;

  • Dünyanın hazineleri altındandır. Sen; îman, amel-i sâlih ve hayır-hasenattan hazineler biriktirmeye bak!..

Dünya sevgisi ile Allah sevgisini bir arada toplarım diyen yalan söyler.

  • Serâbın kendisini göreni kandırdığı ve kendisine bel bağlayanların umudunu boşa çıkardığı gibi;

Nefsânî emel ve ihtiraslar, dünyevî arzu ve hevesler de nicelerini perişan etmiştir.

  • Kervanların, yolculuk esnasında ev inşâ etmeleri akıl kârı mıdır?
  • Gideceği yere ulaşmak isteyen, istasyonda uyumaz (istasyonda gaflete dalmaz).

 

DOSTLUKLARA DİKKAT

  • Ehl-i dünyanın yakınlığı, sağlam adamı hasta eder.
  • Bir adam görünüşte ne kadar güzel ahlâklı olursa olsun; bile bile vicdansız ve kötü huylu adamları dost edinirse, ahlâksızlıkta onlarla müşterek sayılır.

Allah’tan korkmayan sefil ruhlu insanlarla beraberlik, utanç sebebidir.

Doğru davranışlı vicdan sahipleri, kötü ahlâklı, bayağı kimselerle imtizâc edemezler.

En zâlim kimse;

  • Yükselince akrabasına kabalık eden,
  • Dostunu tanımaz olan,
  • Fazîlet sahiplerine kibirlenendir.
  • Kardeşlerle sohbete denk bir sürur;
  • Onlardan ayrılığa eş bir gam yoktur.
  • Sâdık dost, arkadaşının üzüntüsüne ve sevincine ortak olandır.

 

DOSTLUK SAMİMÎ OLMALI

  • Sende olmayan bir iyilikle seni methedenin, kızdığı zaman sende bulunmayan bir fenalıkla seni kötüleyeceğinden şüphen olmasın!
  • Müdârâtta bulunmak / idare etmek için iyi davranmak zorunda kaldığın kimse dostun değildir.
  • Bütün insanları hoşnut edemezsin.

Sen Allah ile aranı düzeltmeye bak!

Bu olduktan sonra gafillere aldırma!

 

KİN HUZURSUZLUKTUR

Dünyada en huzursuz
kimse, kalbinde
kin ve haset tutandır.

  • Kullara düşmanlık beslemek, âhiret için ne kötü azıktır!

 

MAHCUP ETMEDEN!

  • Eğer kardeşine gizlice, ihlâsla ve tatlı bir lisanla nasihat edersen, hakikaten nasihat etmiş olursun.
  • Eğer herkesin içinde dikkatsizce konuşursan, onu gücendirmiş olursun veya arsız edersin.

 

ÖĞRETME TERAZİSİ

  • Kendini bilmeyene ilim öğreten, ilmin hakkını zâyî etmiş olur.
  • Lâyık olandan ilmi esirgeyen de ona zulmetmiş olur.

 

HİÇLİK İLE ZİRVEYE

  • İnsanların kıymetçe en yükseği,

Kendinde bir kıymet görmeyenlerdir.

  • İnsanların en fazîletlisi de,

Mahviyet içinde yaşayanlardır.

  • Tevâzu, cömert ve asil kişilerin ahlâkındandır.
  • Kibir ise, zavallı kimselerin huyudur.
  • Tevâzu muhabbeti doğurur,
  • Kanaat ise rahatlığı ve gönül huzurunu...

 

TAKVÂ

İnsanın şeref ve haysiyeti takvâ iledir. Takvâya ulaşmayanın hiçbir izzeti yoktur.

  • Nefsânî arzuları kuvvetli olanlar, kendilerini ibâdete vererek fücûru bertaraf etsinler.
  • İffetli olmayan kişi, insanlık haysiyetini zaafa uğratmıştır.
  • Kimin tek arzusu, midesine girecek şeyler ise; o kimsenin kıymeti de midesinden çıkanlar mesâbesindedir!
  • Âlimlerin;

Ziyneti, takvâ,

Süsü, güzel ahlâk,

Güzelliği, gönülden cömertliktir.

Amellerin en zoru şu üçüdür:

  • İmkânı az iken de cömert olabilmek.
  • Dâimâ doğru söylemek.
  • Yalnızken de takvâ üzere olmak.

 

AMELİ GÖZDE KÜÇÜLTMEK

–Amellerin husûsunda ucba ve kibre yani kendini beğenmişliğe ve gurura düşmekten korkarsan, bunun üstesinden gelmek için;

  • Dost olmaya gayret ettiğin Zât’ın rızâsını tefekkür et.
  • Bu amellerin ile hangi nimetleri arzu ettiğini,
  • Hangi cezalardan korktuğunu,
  • Hangi afiyetlere şükrettiğini ve
  • Hangi musîbetlerden ibret aldığını iyi bir düşün.

Bunlardan biri üzerinde dahî hakkıyla tefekkür edebilirsen, amelin gözünde küçülecektir.

 

BEŞ HAYIRLI HASLET

Dünya ve âhiretin hayrı beş haslettedir:

  • Gönül zenginliği.
  • Kimseyi incitmemek.
  • Helâl kazanç.
  • Takvâ elbisesine bürünmek.
  • Her hâlükârda Allâh’a güvenmek.

 

Kişi dünyada ancak dört şeyle kemal bulur:

  • Diyânet / Dindarlık.
  • Emânet / Emin ve güvenilir olmak.
  • Sıyânet / Koruması gereken her şeyi korumak.
  • Rezânet / Vakarlı olmak.

 

BAŞ OLABİLME MES’ÛLİYETİ

Riyâsetin beş âleti vardır:

  • Sözün doğruluğu.
  • Sır tutmak.
  • Ahde vefâ.
  • Nasihatle başlamak.
  • Emâneti yerine getirmek.

 

ÇARESİ YOK!..

İki husus için tabîbin yapabileceği bir şey yoktur:

  • Ahmaklık ve
  • Yaşlılık...

–Şu üç şeyi üç kimseden gizleyen, nefsine zulmetmiş olur:

  • Hastalığını doktordan,
  • İhtiyacını dostundan ve
  • Nasihatini idareciden...

 

CÖMERTLİK

–Mürüvvetin yani insanlığın zekâtı,

  • Dâimâ hayırlara vesile olmak ve
  • İnsanların ihtiyaçlarını gidermeye vesile olmaktır.

Mürüvvet, yani insanlık dört sütun üzerinde durur:

  • Güzel ahlâk.
  • Cömertlik.
  • Tevâzu.
  • Şükür.

 

SÂLİHLERLE

İmam Musa Kâzım’ın kabrinde duâmın kabul olması, bana bir tiryak hâline geldi. Bunu çok tecrübe ettim.

 

TEMBEL OLMA!

  • Dâimâ hizmet ve gayret içinde ol!

Çünkü hayatın gerçek lezzeti, hiç bezginliği olmayan bir yorgunluktadır.

  • Bir müddet ilim öğrenmenin çilesini çekmeyen, acısını tatmayan kişi; hayatı boyunca cehlin perişanlığı içinde bocalar durur.
  • Gençliğinde tahsil fırsatını kaçıran ölmüş demektir, ona dört tekbir getir!
  • Allâh’a yemin olsun ki bir gencin hayâtiyeti ilim ve takvâ iledir. Bu ikisi olmazsa varlığının bir kıymeti yoktur!
  • İlim bir avdır, yazmaksa onun bağı... Avladığın bilgileri sağlam iplerle bağla...

Bir ceylân tutup da onu serbestçe vahşî mahlûkātın arasına bırakmak ahmaklıktan sayılır.

 

GERÇEK ÂLİM

  • İlmin aslı, sebat; semeresi, selâmet...
  • Verânın yani şüpheli şeylerden kaçınmanın aslı, kanaat; neticesi, rahatlık ve gönül huzuru...
  • Sabrın temeli, hazımlı olmak; semeresi, zafere ulaşmak.
  • Amelin temeli, Allâh’ın muvaffak kılması; neticesi, başarmak...
  • Her şeyin gayesi ise; doğruluk, doğruluk, doğruluk...

 

İLİM İLİM

  • Kim dünyayı isterse ilme sarılsın,
  • Kim âhireti isterse o da ilme sarılsın.

–Ey kardeşim,

  • İlme ancak şu altı şeyle nâil olabilirsin:

Zekâ, azim, çalışmak, maddî imkân, üstad ile beraberlik ve uzun bir ömür...

  • Ne kadar isterdim ki;

İnsanlar bu ilmi öğrensinler, bana ondan hiçbir şey nisbet etmesinler, beni övmesinler, böylece ben de ecir ve sevâbına ereyim.

  • İçinde sana dîninden haber verecek bir âlimin ve hastalandığında seni iyileştirecek bir doktorun bulunmadığı memlekette oturma!
  • İlim, âlimin ezberlediği değil, (mânen) fayda gördüğüdür.

(Dîvânü’l-İmâm eş-Şâfiî, Haz. Abdurrahman el-Mustâvî; Hilmizâde İbrahim Rıfat, Meşâhîr-i Ashâb-ı Güzîn ve Terâcim-i Ahvâl-i Fukahâ, s. 131, 134, 137)

 

FAYDASIZ İLİM BELÂDIR!

  • Bir gencin ilmi, onun kalbinde hidâyeti, hayatında istikameti ve ahlâkında güzelliği artırmıyorsa;

Ona haber verin ki Cenâb-ı Hak, ona puta tapanlarınki kadar ağır bir azap indirmiştir.

–İlimde çekişmek,

  • Kalpleri katılaştırır ve
  • Gizli kinlere yol açar.
  • Kibir ve gurur ile tahsil olunan ilimde felâh yoktur.

 

GECELERDE

  • Yüksek fazîletler, gösterilen gayret nisbetinde kazanılır.
  • Yüksekliğe tâlip olan, geceleri uykusuz geçirir.
  • Kim ki gayret etmeksizin yükselmeyi arzu ediyorsa; o kişi, ömrünü bir muhalin yani imkânsızın peşinde hebâ ediyor, demektir. İzzet istiyorsun, sonra da gece uyuyorsun! (Öyle mi?!.)

Hâlbuki, inci isteyen (uykuya değil) denize dalar.

Kıymetin yüceliği, himmetin yüksekliğiyledir; kişinin izzeti de uykusuz gecelerde...

–Yâ Rab! Sen’in rızân için geceleri uykuyu terk ettim, ey Mevlâlar Mevlâsı!..

Beni ilim tahsiline muvaffak kıl ve beni en ulaşılmaz mertebelere vâsıl eyle...

 

ÖLÇÜM RASÛLULLAH!

  • Benim görüşlerime aykırı olan ve HAZRET-İ Peygamber’den sahih olarak nakledilen bir hadis var ise;

–Biliniz ki;

  • Hadis benim görüşümden daha üstündür. Bu durumda benim görüşüme uymayın!

“–Şu hadisle amel ediyor musun?” diye sorulunca büyük imam şu cevabı verdi:

“–Allah Rasûlü’nden bir hadis duyacağım da onunla amel etmeyeceğim öyle mi! Beni kiliseden zünnarımla çıkarken mi gördün?”

(Ebû Nuaym, Hilyetü’l-evliyâ, IX, 106)

Yine bir başka gün, rivâyet ettiği bir hadis ile amel edip etmediğinin sorulması üzerine İmâm-ı Şâfiî titreyip sarsıldı ve ona;

“–Be adam!

Rasûlullah’tan hadis nakledip de gereğince hükmetmezsem bu yer beni taşır mı, bu gökyüzü beni altında barındırır mı?

Elbette onunla amel ediyorum!

Onun her sünneti, benim için doyumsuz bir lezzettir, başım gözüm üstünedir!” diye cevap verdi.

(Beyhakî, Menâkıbu’ş-Şâfiî, I, 475)

Rasûlullâh’ın ve ashâbının yolunda olmayanı, havada uçar görsem yine doğruluğunu kabul etmem!

Kaynak: Osman Nûri Topbaş, Asr-ı Saâdetten Günümüze HİDÂYET REHBERLERİ, Yüzakı Yayıncılık

İslam ve İhsan

İMAM-I AZAM EBU HANİFE HAZRETLERİ’NDEN HİKMETLİ SÖZLER VE NASİHATLER

İmam-ı Azam Ebu Hanife Hazretleri’nden Hikmetli Sözler ve Nasihatler

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.