İmamın Oturarak Namaz Kıldırması ile İlgili Hadisler

İmam oturarak namaz kıldırabilir mi? Peygamberimiz (sav.) oturarak namaz kılmış mıdır? İmamın oturarak namaz kıldırması ile ilgili hadisler…

Enes bin Mâlik radıyallahu anhdan:

Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem ata binmişti. Attan düştü ve sağ tarafı soyulup incindi. Namazlardan birini oturduğu yerden kıldırdı. Arkasında biz de oturarak kıldık. (Namazı bitirip) döndüğünde:

– “İmam ancak kendisine uyulmak için görevlendirildi. İmam ayakta kıldığı vakit siz de ayakta kılın, Rükû yapınca siz de rükû yapın, kalktığında siz de kalkın. Allah hamd edenin hamdini işitir, dediği zaman siz de, ‘Ey bizim Rabbimiz, hamd ancak sanadır’ deyin. İmam, oturarak kıldığında siz de hepiniz oturarak kılın” buyurdu. (Ebû Dâvûd, Salât, 69/601; Buharî, Kitâbu’l-Ezân, b. 50, s. 169, c. 1; Müslim, Kitâbu’s-Salât, b. 19, n. 411-412, s. 308, c. 1; Tirmizî, Ebvâbu’s-Salât, b. 267, n. 361, s. 194, c. 2; Nesêi, Kitâbu’l-İmâmet, n. 833, s. 99, c. 2; İbn-i Mâce, Kitâbu’l-İkâmeti’s-Salât, b. 144, n. 1239, s. 392, c. 1)

Hadisin Açıklaması

Suria: Düştü yıkıldı demek.

Cuhsa: Yarıldı, sürtüldü, soyuldu demektir.

İmâm Ahmed bin Hanbel’e göre imam, namazı oturarak kıldırdığı zaman, cemaat da oturarak kılar.

İmâm-ı Azam ve Şâfiî Hazretlerine göre, imam oturarak kıldırsa da cemaat ona ayakta uyar; Mâliki Hazretleri de oturarak imamlık yakışmaz, diyor. (Bezl-ül-Mechud, c. 4, s. 235) (Avnü’l-Mabud, c. 2, s. 312)

*

Câbir radıyallahu anhdan:

Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem Medine’de bir ata binmişti. At onu hurma kökleri üzerine düşürmüştü ve ayağı çıktı. Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem Efendimize geçmiş olsun demeye geldik. Onu Aişe radıyallahu anha’ya ait bir yerde oturarak namaz kılarken bulduk. Biz de arkasında ayakta durduk. Bize bir şey söylemedi. Ona hastalığını yoklamak için diğer bir sefer daha geldik. Farz namazını oturarak kıldı, biz arkasında ayakta durduk. Bize işaret etti. Hemen oturduk. Câbir diyor ki: Namazı bitirince:

– “İmam oturarak kıldığı vakit siz de oturarak kılın. İmam ayakta kılınca siz de ayakta kılın. Faris halkının büyüklerine yaptıkları gibi yapmayın,” buyurdu. (Ebû Dâvûd, Salât, 69/602; İbn-i Mâce, Kitâbu’l-İkâmetü’s-Salât, b. 144, n. 1240, s. 393, c. 1)

Hadisin Açıklaması

Mesrube: Yiyecek ve içeceklerin konulduğu kiler demektir.

Ciz’in - Nahleti: Hurmanın kök kısmı demektir. İranlılar devlet büyüklerine ayağa kalkarak ihtiram gösterirler. Ashab-ı kirâm da Rasûl-i Ekrem’e hürmet için ayağa kalkmışlardı. Onları ayağa kalkarak saygı göstermekten nehyetti. Saygının gönülde olacağını bildirdi.

*

Ebû Hüreyre radıyallahu anhdan:

Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:

“İmam ancak kendisine uyulmak için görevlendirildi, imam tekbir aldığı zaman siz de tekbir alın, o tekbir alana kadar siz tekbir almayın. Rükûa indiği zaman siz de rükû edin. O rükû etmeden siz rükû etmeyin. O semiallahu limen hamide dediği zaman, siz de ey Allah’ım ey bizim Rabbimiz, hamd ancak sanadır,” deyin.

Müslim (bin İbrahim vavla) velekel hamd (dahi hamd ancak sanadır,” dedi.

İmam secde ettiği zaman siz de secde edin. O secde edene kadar secde etmeyin, imam ayakta kıldığı zaman, siz de ayakta kılın. Oturarak kıldığı zaman siz de hep birden oturarak kılın.

Ebû Dâvud diyor ki: ashab-ımızdan bazıları Süleyman bin Harb’den bana vavsız olarak Allahümme rabbena lekel hamdü diye bildirdi. (Ebû Dâvûd, Salât, 69/603)

*

Ebû Hüreyre radıyallahu anhdan:

Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:

“İmam kendisine uymak için görevlendirildi.” Yukarıda geçen haber rivâyet edildi. Zeyd bin Eslem’in rivâyetinde şu cümle ziyade edildi: “İmam okuduğu zaman sükût et.”

Ebû Dâvud diyor ki: İmam okuduğu zaman susun ziyadesi mahfuz değildir. Buradaki vehim Ebû Halid’dendir. (Ebû Dâvûd, Salât, 69/604; Nesêi, Kitâbu’l-İmâmet, b. İtimam Bi’l-İmam, n. 833, s. 98, c. 2; İbn-i Mâce, Kitâbu’l-İkâmetü’s-Salât, b. 13, n. 846-847, s. 276, c. 1)

*

Aişe radıyallahu anh’dan: Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem evinde oturarak namaz kıldı. Arkasında bir cemaat da ayakta kıldılar. Onlara oturun diye işaret etti. Namazdan çıktığı vakit, “İmam kendisine uyulmak için tayin edildi. Rükû ettiği zaman siz de rükû edin. Rükûdan kalktığı zaman siz de kalkın, oturarak kıldığı zaman, siz de oturarak kılın,” buyurdu. (Ebû Dâvûd, Salât, 69/605; Müslim, Kitâbu’s-Salât, b. 19, s. 308, c. 1)

*

Câbir radıyallahu anhdan rivâyet edildiğine göre şöyle demiştir:

Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem rahatsız oldu. Peygamberimiz oturur olduğu halde namaz kıldık. Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellemin tekbirini cemaate işittirmek için, Ebû Bekir de tekbir alıyordu. Sonra ravi hadis-i sevketti. (Ebû Dâvûd, Salât, 69/606; Müslim, Kitâbu’s-Salât, b. 19, n. 412, s. 309, c. 1; Nesêi, Kitâbu’l-İmâmet, b. İtimam bil-İmâm, n. 833, s. 98, c. 1; İbn-i Mâce, Kitâbu’l-İmâmet, b. 114, n. 1240, s. 393, c. 1)

*

Üseyd bin Hudeyr radıyallahu anhdan:

Üseyd bin Hudeyr radıyallahu anh cemaate imamlık ederdi (hastalandı.) Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem onu ziyarete geldi.

– Ey Allah’ın Rasûlü, imamımız hastadır, ne yapacağız dediler. Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem de:

“O, oturarak kıldığı vakit siz de oturarak kılın,” buyurdu. Ebû Dâvud: Hadis muttasıl değildir, dedi. (Ebû Dâvûd, Salât, 69/607)

Kaynak: İbrahim Koçaşlı, Sünen-i Ebî Davud ve Tercemesi, Erkam Yayınları

İslam ve İhsan

İMAMLIK YAPMASI MEKRUH OLAN KİMSELER

İmamlık Yapması Mekruh Olan Kimseler

İMAMLIĞA EN LÂYIK OLANLAR İLE İLGİLİ HADİSLER

İmamlığa En Lâyık Olanlar ile İlgili Hadisler

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.