İman Kardeşliği ile İlgili Hadisler

İman kardeşliği ile ilgili hadisler nelerdir? Peygamberimizin (s.a.v.) iman kardeşliği hakkındaki bazı hadisleri.

Peygamberimizin (s.a.v.) iman kardeşliği ile ilgili hadis-i şerifleri...

İMAN KARDEŞLİĞİ HAKKINDA HADİSLER

Ebû Hüreyre’den (r.a.) rivayet edildiğine göre, Resûlullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur:

“Allah, Câhiliye gururunu ve atalarla övünme âdetini ortadan kaldırmıştır. ‘Takva sahibi mümin’ ve ‘bedbaht günahkâr’ (ayrımı vardır). İnsanlar Âdem’in çocuklarıdır, Âdem ise topraktan yaratılmıştır.” (Tirmizî, Menâkıb, 74)

***

Ebû Hüreyre’nin (r.a.) naklettiğine göre, Resûlullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur:

“Müslüman, diğer Müslümanların elinden ve dilinden zarar görmediği kimsedir. Mümin de halkın canları ve malları konusunda kendisinden emin olduğu kimsedir.” (Tirmizî, İman, 12)

***

Ebû Hüreyre’den (r.a.) nakledildiğine göre, Hz. Peygamber (s.a.v.) şöyle buyurmuştur:

“Kim bir Müslümanın dünyada sıkıntısını giderirse Allah da onu kıyamet gününde bir sıkıntıdan kurtarır. Kim dünyada, darda kalan birisinin işini kolaylaştırırsa Allah da dünya ve âhirette onun işlerini kolaylaştırır. Kim bir Müslümanın ayıbını dünyada örterse Allah da dünya ve âhirette onun ayıplarını örter. Kişi, kardeşinin yardımına koştuğu sürece Allah da onun yardımcısı olur.” (Ebû Dâvûd, Edeb, 60)

***

Zührî, Enes b. Mâlik’ten (r.a.) Resûlullah’ın (s.a.v.) şöyle buyurduğunu nakletmiştir:

“Birbirinize nefret ve düşmanlık beslemeyin. Birbirinize haset etmeyin, birbirinize sırt çevirmeyin. Ey Allah’ın kulları, birbirinizle kardeş olun. Bir Müslüman’ın din kardeşine üç günden fazla küsmesi helâl değildir.” (Buhârî, Edeb, 57)

***

Ebû Mûsâ’dan (r.a.) nakledildiğine göre, Hz. Peygamber (s.a.v.) şöyle buyurmuştur:

“İyi arkadaşla kötü arkadaşın örneği, misk taşıyan kimse ile körük üfüren kimse gibidir. Misk taşıyan ya sana onu ikram eder yahut sen ondan (miski) satın alırsın ya da ondan güzel bir koku duyarsın. Körük üfüren kimse ise ya elbiseni yakar ya da ondan kötü bir koku duyarsın!” (Müslim, Birr, 146; Buhârî, Zebâih, 31)

***

Ebû Saîd’den (r.a.) rivayet edildiğine göre o, Resûlullah’ı (s.a.v.) şöyle derken işitmiştir:

“Sadece müminle arkadaş ol, yemeğini de takva sahibi olan yesin.” (Tirmizî, Zühd, 55, Ebû Dâvûd, Edeb, 16)

***

Ebû Hüreyre’den (r.a.) nakledildiğine göre, Resûlullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur:

“Kişi dostunun dini üzeredir. Bu yüzden sizden biri kiminle dostluk kuracağına dikkat etsin.” (Tirmizî, Zühd, 45; Ebû Dâvûd, Edeb, 16)

***

Ebû Eyyûb (el-Ensârî) (r.a.) tarafından nakledildiğine göre, Hz. Peygamber (s.a.v.) şöyle buyurmuştur:

“Bir Müslümanın din kardeşine üç günden fazla küs durması helâl olmaz. Onlar birbirleriyle karşılaşırlar da biri bu yana diğeri öbür yana yüzünü çevirir. Hâlbuki bunların en hayırlısı, önce selâm verendir.” (Buhârî, İsti’zân, 9)

***

Nu’mân b. Beşîr’in (r.a.) naklettiğine göre, Resûlullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur:

“Bir uzvu rahatsızlandığında nasıl bedenin diğer uzuvları uykusuzluk ve ateş ile onun için çırpınırsa, müminlerin de birbirlerine karşı merhamet, sevgi ve şefkat gösterme hususunda böyle tek bir beden gibi olduğunu görürsün.” (Buhârî, Edeb, 27)

***

Ebû Hüreyre’den (r.a.) rivayet edildiğine göre, Resûlullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur:

“Müslümanın Müslüman üzerindeki hakkı altıdır.”

“Onlar nedir ey Allah’ın Resûlü?” diye sorulunca şöyle demiştir:

“Onunla karşılaştığın zaman selâm ver, seni davet ettiğinde ona icabet et, senden nasihat istediğinde nasihat et, aksırıp Allah’a hamd ettiğinde ona duayla karşılık ver, hastalandığında onu ziyaret et, öldüğünde cenazesine katıl.” (Müslim, Selâm, 5)

***

Ebû Hüreyre’den (r.a.) nakledildiğine göre, Resûlullah (s.a.v.) şöyle demiştir:

“İman etmedikçe cennete giremezsiniz, birbirinizi sevmedikçe de iman etmiş olmazsınız. Size, yaptığınız takdirde birbirinizi seveceğiniz bir iş göstereyim mi? Aranızda selâmı yayınız.” (Müslim, İman, 93))

***

Ebû Hüreyre (r.a.) anlatıyor:

Allah Resûlü, “Gıybet nedir biliyor musunuz?” diye sordu. Sahâbe de,

“Allah ve Resûlü en doğrusunu bilir!” karşılığını verdiler. Allah Resûlü,

“Kardeşini hoşlanmadığı bir şey ile anmandır.” buyurdu.

“Ya kardeşimde o söylediğim durum varsa?” diye sorulunca Resûlullah (s.a.v.),

“Söylediğin şey eğer onda varsa gıybet ettin demektir. Ama şayet yoksa da ona iftira etmiş olursun.” buyurdu. (Müslim, Birr, 70)

***

Hz. Enes’in (r.a.) naklettiğine göre, Resûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu:

“Zalim de olsa mazlum da olsa kardeşine yardım et.” Bunun üzerine ashâbdan biri:

“Ey Allah’ın Resûlü! Eğer mazlum ise yardım ederim, ancak zalimse ona nasıl yardım edeceğim?” dedi. Bunun üzerine Allah Resûlü buyurdular ki:

“Onu zulümden uzaklaştırırsın veya onun zulmüne engel olursun. Ona yapacağın yardım işte budur.” (Buhârî, İkrâh, 7)

***

Enes b. Mâlik’in (r.a.) naklettiğine göre, Resûlullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur:

“Kim güzelce abdest alır ve sevabını Allah’tan umarak hasta olan Müslüman kardeşini ziyaret ederse, yürünerek yetmiş yılda kat edilecek bir mesafe kadar cehennemden uzaklaştırılır.” (Ebû Dâvûd, Cenâiz, 3)

İslam ve İhsan

İMAN KARDEŞLİĞİ VE NESEBİ KARDEŞLİK ARASINDAKİ FARK NEDİR?

İman Kardeşliği ve Nesebi Kardeşlik Arasındaki Fark Nedir?

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.