İmanın Zaferi
Yüzakı Dergisi, 161. sayısında sene-i devriyesinde 15 Temmuz’u dosya olarak işliyor.
Şanlı bir ecdâdın torunlarıyız.
Bu iftihar edilecek bir gerçek!..
Lâkin bir korku vardı:
Ya sadece kuru bir nostalji ise?
Ya artık o muhteşem ceddin gönül ve şahsiyet düsturlarını kaybettiysek?
Çanakkale’ye, Millî Mücadele’ye kadar devam etmişti, asil milletin asâletini tasdik edecek vâkıalar, ispat edici deliller, misaller...
Lâkin sonrasında bir soru işareti gönülleri burkuyordu.
Milletin fıtrî hususiyetleri, özü ve tabiat-ı asliyesi, elhamdülillâh, bütün tahrip gayretlerine rağmen bozulmamıştı.
Nereden anladık bu hakikati?
Mâşerî Vicdanın Şahlanışı 15 Temmuz’dan...
Tarihe Îman Mührü 15 Temmuz’dan...
Sonrasında da devam etti bu mühürler... Fırat Kalkanı’nda, Zeytin Dalı’nda, el-Bâb’da, Afrin’de, Kandil’de... Mehmedimiz, yine o şanlı Mehmetçik idi.
Çanakkale Harbi’nde de M. Âkif benzer duygularla şöyle demişti:
Âsım’ın nesli diyordum ya nesilmiş gerçek;
İşte çiğnetmedi nâmûsunu çiğnetmeyecek!.. (M. Âkif)
Şükürler olsun!..
O selîm fıtrat hususiyetlerini, o muhteşem medeniyet yapısının esaslarını korumak için, güçlendirmek için, diriltmek için gayret edenlere ne mutlu!..
Bu duygularla, 15 Temmuz’un sene-i devriyesinde;
«ÎMÂNIN ZAFERİ: ASALET TABLOSU» başlığı altında, «Fıtrat» mevzuunu ele aldık.
Genel Yayın Yönetmenimiz M. Ali EŞMELİ; Recî Vakası, Bi’r-i Maûne, Bedir ve Uhud’da Cenâb-ı Hakk’ın yardımının nasıl tecellî ettiğini tahlil etti. Îman zaferinin tecellîsinin, yakın tarihimizde Abdülhamid Han devri, Çanakkale ve 15 Temmuz’da da benzer şekilde tecellî ettiğini ifade etti. Hakk’ın yardımının özü şu maddeler:
- Allah kalplere huzur verdi.
- Korkuyu kalplerden sildi.
- Cesareti şahlandırdı...
Muhterem Osman Nûri TOPBAŞ Hocaefendi, zâhirin yanında bâtını unutmamayı bir kez daha hatırlatarak; «Güzel Ahlâk»ın dînimizdeki ehemmiyetini tebârüz ettirdiler.
Mevlânâ Hazretleri ve benzeri Hak dostlarının güzîde temsil ve nasihatleriyle işledikleri, «Sır ve Hikmet İncileri» köşesinde ise;
«İSTER ŞÜKRET; İSTER NANKÖR OL!» başlığı altında, «Nankörlük» mevzuunu ele aldılar.
Yazarlarımız;
Fıtratı nasıl muhafaza ederiz?
Doğru düşünce ve sâlim mantık nasıl tesis edilir? suallerine cevap aradılar. Yaşayışımız da öyle: Uyku düzeninden, kılık kıyafete, beslenmekten şehir hayatında şekillenen her türlü alışkanlığa, fıtratı gözeten bir dokunuşun gerekli olduğunun altını çizdiler. Takvâyı, istiğnâyı anlattılar.
Ahmed bin Hanbel, Molla Câmî, Mimar Sinan, II. Mahmud ve Hâce Musa Efendi dosyamızdan isimler...
Ve şiirler...
Tâ ruhlar âleminden gelen bir çağrıyı, gönül dünyamızın fabrika ayarlarına dönüş çağrısını seslendirmekte..."
Ayrıntılı Bilgi: www.yuzaki.com