İmsak Vakti Nasıl Belirlenir?
İmsak vakti nasıl tayin ediliyor? Fecri sadık ve fecri kazip nedir? Dr. Ahmet Hamdi Yıldırım cevaplıyor.
İMSAK VAKTİ NASIL BELİRLENİR?
Sözlükte “kendini tutmak, engellemek, el çekmek, geri durmak” anlamlarına gelen imsak, dinî bir kavram olarak, fecr-i sâdıktan iftar vaktine kadar yemeden, içmeden, cinsel ilişki ve diğer orucu bozan şeylerden uzak durmak, el çekmek demektir. İmsakin zıttı iftardır. Halk arasında ise “imsak” oruç tutmaya başlanan fecr-i sadıkın oluştuğu vakit anlamında kullanılır. Bu manada imsak, oruca başlama vakti demektir.
Sabah namazının ilk vakti ve oruç tutacak kimse için imsak yani oruca başlama vakti fecr-i sâdığın doğuşu iledir. “Şafağın aydınlığı gecenin karanlığından ayırt edilinceye (tan yeri ağarıncaya) kadar yiyin, için. Sonra da akşama kadar orucu tam tutun!” (Bakara 2/187) ayeti imsak vaktinin, fecr-i sadıkın doğuşuyla başladığının delilidir.
Fecr-i sadık, Güneş’in doğu ufkuna yaklaşması sebebiyle ufukta beliren yatay beyazlıktır ki Türkçede şafağın sökmesi veya tan yerinin ağarması olarak karşılık bulmuştur. Günümüzde şehir hayatının ufku gözlemeyi zorlaştırması, şehir ışıklarının sağlıklı bir gözlem yapmaya engel oluşu, gözlem yapılan yerin yüzey yapısının uygun olmaması, hava kirliliği veya atmosferik hava şartları gibi birçok neden, fecr-i sadıkın doğuşunu bireysel gözleme dayanarak tespit etmeyi güçleştirmiş, Güneş, Dünya ve Ay’ın hareketleri başta olmak üzere gök ve ufuk olaylarını takip ve tespitte bilimsel verileri ve teknolojiyi kullanmak zorunlu hâle gelmiştir. Yüce Allah’ın evrene koyduğu şaşmaz denge de (En’am, 6/96; Fa- tır, 35/13; Yasin, 36/38-40; Kamer, 54/49) esasen bunu öngörmektedir.
Diyanet İşleri Başkanlığı, imsak vaktinin başlangıcı olarak bilimsel açıdan şafağın ilk başladığı anı esas alarak imsak vaktini belirlemektedir. Diyanet İşleri Başkanlığı’nın imsak vaktini belirlemede esas aldığı, dolayısıyla oruç tutulması gereken süre için belirlediği ölçü, İslam âleminin yaklaşık olarak tamamı tarafından benimsenmekte ve tatbik edilmektedir. Bu, fıkıhta ihtiyatlı kabul edilen tercihtir.
Kaynak: Diyanet