İnfâk Ederken Dikkat Edilecek Beş Husus

HİZMET

En kıymetli infak, müslümanların en zayıf ve muhtaç olduğu zamanlarda yapılandır.

Bir gün Rasûlullah -sallâllâhu aleyhi ve sellem- Efendimiz:

“Bir dirhem, yüz bin dirhemi geçmiştir.” buyurmuşlardı.

Ashâb-ı kirâm:

“Bu nasıl olur?” diye sorduklarında, Efendimiz -sallâllâhu aleyhi ve sellem- şu cevâbı verdi.

“Bir adamın iki dirhemi vardı. Bunlardan en iyisini (yani malının yarısını) infâk etti. Diğeri (ise hayli zengin biriydi. O da) malının yanına varıp, malından yüz bin dirhem çıkardı ve onu infâk etti.” (Nesâî, Zekât, 49)

Hadîs-i şerîf, tasadduk edilen malın miktârından ziyâde, tasadduk edenin fedâkârlık seviyesinin mühim olduğunu göstermektedir. Demek ki hakîkî zenginlik, mal çokluğu ile değil, gönül tokluğu iledir. Gerçek mü’minler de, gönül zenginliği nîmetine sâhip olup, imkânları nisbetinde infakta bulunanlardır. Zîrâ infak, her mü’minin mükellef bulunduğu diğergâmlık ve mes’ûliyet duygularının kâmil bir tezâhürüdür.

İNFÂK EDERKEN DİKKAT EDİLECEK BEŞ HUSUS

İnfakta bulunurken dikkat edilecek bâzı edeb kâideleri şunlardır:

  1. İhlâsa dikkat edilmeli, gösterişe kaçarak ve dünyevî maksatlarla infakta bulunulmamalıdır. (Bkz. el-Bakara, 264)
  2. “Sağ elin verdiğini sol elin duymayacağı” şekilde vermek gerekkir. Bu şekilde infâk edenler, günahları affedilen ve kıyâmetin dehşetli ânında Arş’ın gölgesi altında bulunacak olan mes’ud kimselerdir. (Bkz. el-Bakara, 271; Buhârî, Ezân, 36)
  3. Başa kakmak ve incitmek sûretiyle sadakalar boşa çıkarılmammalıdır. Cenâb-ı Hak, bu husûsu ısrarla emreder. (Bkz. el-Bakara, 262-264; el-İnsân, 8-11)
  4. Kişi, kendine verildiğinde gönül huzûruyla alamayacağı kalitesiz ve bayağı şeyleri, fakirlere infak diye vermemelidir. (Bkz. el-Bakara, 267)
  5. Bilhassa veren, alana teşekkür hissiyâtı içinde olmalıdır. Çünkü onu mes’ûliyetten kurtarıp ecre nâil eylemektedir.

Kaynak: Osman Nûri Topbaş, Asr-ı Saâdet’ten Günümüze FAZÎLETLER MEDENİYETİ - 2, Erkam Yayınları.