İnsan 3 Şeyle İmtihan Olur

Hz. Ömer’in (r.a..) çokça övülen biri için dikkat çektiği 3 husus...

Cenâb-ı Hak buyuruyor:

“Şüphesiz ki Sen, yüce bir ahlâk üzeresin” (Kalem, 4)

Rasûlullah (sav) buyurdular:

“Mü’minlerin îman cihetinden en mükemmeli, ahlâken en güzel olanıdır.” (Ahmed b. Hanbel, Müsned, II, 250)

İNSANIN İMTİHAN EDİLDİĞİ 3 HUSUS

Hazret-i Ömer’e, geceleri kāim (ibâdet hâlinde) gündüzleri sâim (oruçlu) bir şahıstan bahsedip hayli övdüklerinde o, söylenenlere aldırmayıp şöyle dedi:

“–Siz bana bahsettiğiniz kişinin; ticareti, komşuluğu, yol arkadaşlığı nasıl, onu söyleyin!” 

Hazret-i Ömer’in dikkat çektiği bu üç husus, insan nefsinin darlandığı anda azgın bir canavar gibi şahlandığı üç aynadır. Nasıl ki sâkin görünen bir kedi dar bir köşeye sıkıştırıldığında içindeki bütün hırçınlığı ortaya dökerse; insan da ticaret, komşuluk ve arkadaşlıkta dar anlarda iç yapısı neyse onu ortaya koyar.

Denilebilir ki insan ömrü bilhassa bu üç hususla imtihan ile geçmektedir. Dünya imtihanında aşılması gereken en büyük engellerden biri olan «nefs», umûmiyetle insanın maruz kılındığı menfî temâyülleri akla getirir. Hâlbuki onun özünde bir mücevher gibi müsbet bir mahiyet de vardır. İnsanoğlunun vazifesi onu, toz-toprak hükmündeki menfîliklerden mânevî terbiye ile arındırarak özündeki cevheri ortaya çıkarmaktır. Aksi hâlde insanın nefsi, bir kötülükler fabrikası gibi gece-gündüz şeytana çalışır. Hazret-i Mevlânâ bu gerçeği şöyle anlatır:

“Allâh’ın lutfu, ihsanı; Nil Nehri gibi akıp gidiyor. Fakat biz, Firavun ahlâklı olursak, o nehir bize kan kesilir.” “Görmüyor musun? Senin yumuşak huylu temiz dostun, menfaatine dokununca, onunla zıt olunca yılan gibi olur.” Şeyh Sâdî Hazretleri de şöyle söyler:

“Her gözü, kulağı, ağzı olan insan değildir! Gerçek insan; ahlâkı güzel olan kişidir!”

Kaynak: www.2g1d.com

İslam ve İhsan

NEDEN İMTİHAN EDİLİYORUZ?

Neden İmtihan Ediliyoruz?

MAL, EVLAT VE EŞLER İMTİHAN İÇİNDİR

Mal, Evlat ve Eşler İmtihan İçindir

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.