İnsan Hürriyeti

Hürriyet nedir? Farklı bir bakış açısı acaba bizi nereye götürür? Hürriyet kavramının işlendiği “İnsan Hürriyeti” kitabından kesitler.

İnsan üzerinde sıkça durmamız sebepsiz olmasa gerek. Bütün olguların ve olayların merkezine insanı yerleştirmek gibi bir hatadan uzak durmak şartıyla beşeriyeti ilgilendiren mevzuları insan gözüyle incelemek bir gelenek olmuştur. Farklı bir bakış açısı acaba bizi nereye götürür? Kadim değerlerin çözümü insanlık için bir ümit olarak dururken parlak bazı kelimelerle günü kurtarmak derdinde olan fikir akımlarını başka yazılarımıza konu yapalım. ,

HÜRRİYET NEDİR?

Hürriyet bu yüzyılda özellikle coğrafyamızda sıkça duyduğumuz bir kelime. Hürriyet nedir? Saltanatla idare edilen milletimizi Avrupa’da meydana gelen fikir hareketleri oldukça etkiledi, insan hareketleri için hürriyet düşüncesi en büyük kurtarıcı kavram haline getirildi. Değerlerden birisi olan hürriyetin kutsanması ister istemez algı körlüğü oluşturup milletimizin yönetim kodlarında kırılmalar oluşturdu.

SÖZLÜKLER HÜRRİYETİ

Sözlükler hürriyeti; zorlamanın yokluğu, tutuklu olmayan bir varlığın hali, bir eylemde bulunma veya bulunmama iktidarı manalarıyla tanımlıyor. İnsanın vazgeçilmez özelliklerinden olan hürriyet meşale olarak temsil edilip aydınlattığı yer göz ardı edilip kölelikle irtibatlandırılıyor ve insanlık değişik fikir tuzaklarına çekiliyor. Kölelik, kulluk ikilemi bunlardan sadece birisidir. Beden ve ruh yapısıyla akıllı, özgür iradeye sahip olan insan inanç, iman, irade ve gayret, yapıp etme, yükümlülük, sorumluluk, yaptırım ve niyetiyle varlık alanında boy gösterir. Ahlaki düşüncenin konusu olan hürriyet, iyi hareket ve sorumlulukla ortaya çıkar.

İNSAN HÜRRİYETİ

“İnsan Hürriyeti” adıyla Necati Öner tarafından yayınlanan eser samimi anlatım tarzıyla dikkati çekiyor. Yazar konuyu ele alırken farklı bilim alanlarında yer alan kişilerle yaptığı tartışmaları belirterek hürriyetin künhüne vakıf olabilme çabalarından bahsediyor. Bir yerde yaptığı serzenişi aktaralım: “Seçme hürriyeti, Mutlak Varlık karşısında insan hürriyeti ve din hürriyeti hakkında yeni şeyler söyledim. Fakat hiçbiri yankı yapmadı. Meslektaşlarım bu konuda olumlu ve olumsuz fikirlerini açıklamadılar. Bu tutum kültür hayatımızın olumsuz yanıdır. Düşünce dünyamızın gelişmesi büyük ölçüde iyi niyet ve sağlam bilgiye dayalı eleştiriye bağlıdır.” (sh.10)

Kitap şu alt başlıkları içeriyor: Hürriyet sorununa bakış, seçme hürriyeti, mutlak varlık karşısında insan hürriyeti, insan hürriyetinin alanı, eylem hürriyeti, sonuç ve bibliyografya. Yazar içten anlatımıyla sizi konunun bir parçası haline getirip düşündürüyor, zengin kelimelerle uyanık kalmanızı sağlarken vurucu cümlelerle de konuyu açıyor. Şu ifadeye bakar mısınız: “İnsan hür oluşunun değil hür olmayışının bilincindedir. Başka bir ifadeyle insan hürriyetin verdiği rahatlığı değil fakat hürriyetsizliğin verdiği rahatsızlığın farkındadır. Bu sebeple diyoruz ki hürriyetin yokluğunun bilinci hürriyetin mevcudiyetini ortaya koyar.” (sh.16)

TASAVVUF DÜŞÜNCESİNDE HÜRRİYET

Kitapta tasavvuf düşüncesinde hürriyetin ne olduğu da yer alıyor. Ayrıca devlet ve hürriyet alanları da inceleniyor ve doyurucu bilgilere yer veriliyor. Devlet kurumuyla sıkça karşılaşmamız önce bizi hayrete bırakırken devlet ve hürriyet olgularının birbirleriyle alakası anlaşıldığında yazarın bu konudaki hassasiyeti daha iyi görülüyor. İslam dininin hürriyeti öncelikle gündeme getirmesinin dini vecibeler açısından hangi manaya geldiği kitapta öyle ustalıkla veriliyor ki buna şaşırmamak mümkün değil. Uzun zamandır nitelikli bir kitap okuyamayan dostlar, diyebilirim ki bu kitap tam size göre. Haydi, bu kitabı okuyun ve irfan dünyanızda meydana gelebilecek aydınlığa gark olun. (İnsan Hürriyeti, Necati Öner, Vadi Yayınları Ankara.)

Kaynak: Ali Büyükçapar, Altınoluk Dergisi, Sayı: 433

İslam ve İhsan

İDEAL İNSAN

İdeal İnsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.