İnsan Nasıl Kazanılır?

Peygamber Efendimiz (s.a.v) insanları kazanırken nelere dikka ederdi? Nasıl bir yol izlerdi? İşte Peygamber Efendimizin (s.a.v) insan kazanma yolu...

Peygamber Efendimiz’in eğitiminin merkezinde ilâhî hakikatler vardı. Kur’ân ve Sünnet yani vahiy vardı.

Allah Rasûlü -sallâllâhu aleyhi ve sellem-, muhatabını kazanmak için o hakikatten asla taviz vermedi. O kişiyi elde etmek için dünyevî şeyler va‘detmedi.

  • Bedir’de, Uhud’da en ihtiyaç duyduğu anda, müşrik muharip kişiler; ganîmet almak için kendisine müracaat edip, ordusuna katılmak istediler. Bu kişileri, münkir oldukları için reddetti. Ancak îmân edenleri kabul etti.
  • Kendisine şartlar koşmaya kalkan Tâifli müşriklerin şartlarını reddetti.

Buna mukabil;

Tedrîci gözetti. Son söylenecek şeyi ilk söylemedi. Sıra gözetti. Muhatabının hazır hâle gelmesini bekledi.

Hazret-i Âişe -radıyallâhu anhâ- Vâlidemiz şöyle demektedir:

“İlk nâzil olan sûre, mufassal sûrelerden biri idi. Bunda cennet ve cehennemden bahsediliyordu. Helâl ve harama dâir hükümler ise ancak insanlar İslâm’a tam olarak ısındıktan sonra nâzil olmaya başladı. Eğer ilk defa;

«–İçki içmeyin!» emri inseydi, insanlar;

«–Biz içkiyi kesinlikle bırakamayız!» derlerdi.

Yine ilk olarak;

«–Zinâ etmeyin!» emri gelseydi insanlar aynı şekilde;

«–Zinâyı asla bırakamayız!» derlerdi.

Ben Mekke’de oyun oynayan bir çocukken Hazret-i Muhammed -sallâllâhu aleyhi ve sellem-’e;

“Hayır onlara va‘dedilen (asıl azap) vakti, kıyâmettir. İşte o an, cidden çok dehşetli ve çok acıdır.” (el-Kamer, 46) (gibi îman ve kıyâmetle alâkalı) âyetler nâzil olmuştu. (Muâmelâtla alâkalı hükümler ihtivâ eden) Bakara ve Nisâ Sûreleri ise ancak ben O’nun yanında iken (Medine’de) nâzil olmuştur.” (Buhârî, Fedâilü’l-Kur’ân, 6)

Kaynak: Osman Nuri Topbaş, Yüzakı Dergisi, Yıl: 2018 Ay: Ekim, Sayı: 164

İslam ve İhsan

PEYGAMBERİMİZİN ÖRNEK AHLÂKI

Peygamberimizin Örnek Ahlâkı

PEYGAMBERİMİZİN AHLAKİ ÖZELLİKLERİ NELERDİR?

Peygamberimizin Ahlaki Özellikleri Nelerdir?

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.