İnsanı Azâba Sürükleyen Hâl
İnsanın iki büyük düşmanı olan nefs-i emmâre ve şeytan -aleyhillâ‘ne-, insanı kulluk vazifelerinden uzaklaştırmak ve ona mesʼûliyetlerini ihmâl ettirmek için, binbir hile ve desise ile sayısız bahaneler üretir. Böylece aklı, kalbi, idrâki, izʼânı ve vicdânı âdeta uyuşturur. Bu şuursuzluk ve sarhoşluk hâli içinde, insanı kolayca azâba sürükler.
Lokman -aleyhisselâm- buyurur:
“Ey oğlum! İnsanlar her gün ibadet ve tâati ihmâl ettikleri hâlde nasıl olur da vaad olundukları azaptan korkmazlar!”
[Gaflet, iki gözünün önüne iki parmağını koyarak kişinin kendi kendisini âmâ kılması gibidir. Gaflet, hakîkatlere karşı kalbe bir perde çekilmesidir. Mayın tarlasında pervâsızca koşmak, uçurumların kenarında dikkatsizce dolaşmaktır. Gaflet, kuzunun kurda sevdâlanmasıdır.
İNSANIN İKİ BÜYÜK DÜŞMANI
İnsanın iki büyük düşmanı olan nefs-i emmâre ve şeytan -aleyhillâ‘ne-, insanı kulluk vazifelerinden uzaklaştırmak ve ona mesʼûliyetlerini ihmâl ettirmek için, binbir hile ve desise ile sayısız bahaneler üretir. Böylece aklı, kalbi, idrâki, izʼânı ve vicdânı âdeta uyuşturur. Bu şuursuzluk ve sarhoşluk hâli içinde, insanı kolayca azâba sürükler.
İşte bu gafletin en büyüklerinden biri de, Allâhʼın rahmet, mağfiret, lûtuf ve kereminin sonsuzluğuna güvenerek; “Nasıl olsa hepsi affedilir.” zannıyla ilâhî emir ve nehiylere lâyıkıyla riâyet etmemek, haramların dehşetli âkıbetini umursamamaktır. Allâhʼın Gafûr ve Rahîm olduğunu düşünüp, Oʼnun aynı zamanda Azîzün züʼntikām ve Kahhâr olduğunu göz ardı etmektir.
Bunun içindir ki yüce Rabbimiz âyet-i kerîmede biz kullarını şöyle îkaz buyurmaktadır:
“Ey insanlar! Rabbinize karşı gelmekten sakının! Ne babanın evlâdı, ne de evlâdın babası nâmına bir şey ödeyemeyeceği günden çekinin! Bilin ki, Allâhʼın vaadi gerçektir. Sakın ola ki dünya hayatı sizi aldatmasın ve şeytan, Allâhʼın affına güvendirerek sizi kandırmasın!” (Lokman, 33)
KULUN VAZÎFESİ
Bu sebeple kula düşen; âhireti için tedbirli, ölçülü, dikkatli ve gayretli olmaktır. Cenâb-ı Hakkʼın Gaffâr ve Settâr olduğu gibi, Kahhâr olduğunu da unutmamaktır. Aksi hâl, büyük bir hüsran sebebidir. Bu hüsrâna dûçâr olmadan önce, vakit kaybetmeden, pişmanlık ve sâlih amellerle teʼyid edilen candan bir tevbe ile hâlimizi ıslâha yönelmemiz şarttır.
Nitekim Lokman -aleyhisselâm- da evlâdına:
“Yavrucuğum! Tevbeyi tehir etme, zira ölüm âniden geliverir!” nasihatinde bulunmuştur. (Beyhakî, ez-Zühdü’l-Kebîr, s. 227, no: 590)
Kaynak: Osman Nûri Topbaş, Hak Dostlarından Hikmetler 1, Erkam Yayınları, 2013