İnsanı İhya, Toplumu İnşa Eden İbadet: Hac

Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından hazırlanan bu haftaki cuma hutbesi “İnsanı İhya, Toplumu İnşa Eden İbadet: Hac” başlığıyla yayınlandı.

“İnsanı İhya, Toplumu İnşa Eden İbadet: Hac” başlığıyla yayınlanan bu haftaki cuma hutbesinde; bugünün, Zilhicce’nin sekizi, Terviye günü olduğu belirtildi.

Hutbede, mali ibadetlerden "hac" anlatıldıktan sonra bayram yolculuklarında vatandaşlarımıza dikkatli olunması tavsiye edildi.

İşte 14.06.2024 tarihli cuma hutbesi.

İNSANI İHYA, TOPLUMU İNŞA EDEN İBADET: HAC

Muhterem Müslümanlar!

Bugün, Zilhicce’nin sekizi, Terviye günü. Terviye, Rahman’ın misafirlerinin Arafat’a gitmek üzere Mekke’den yola çıktıkları gündür. Yarın ise arefe. Yarın, bütün hacılar Arafat’ta vakfeye duracaklar. Dualarını Allah’a arz edecekler. Yüce Rabbim, kardeşlerimizin haclarını mebrur, dualarını makbul eylesin.

Aziz Müminler!

Hac, içinde pek çok ilahi hikmet ve bereketi barındıran; insanı ihya, toplumu inşa eden bir ibadettir. Hac, İslam’ın beş esasından biridir. Dünya Müslümanlarının birbirleriyle kaynaştığı kardeşlik buluşmasıdır. Hac; kıyamdır, diriliştir. Nitekim Yüce Rabbimiz bu hakikati şöyle ifade etmektedir: “Allah, Kâbe’yi Beytü’l-harâm’ı insanlar için bir kıyam, bir diriliş vesilesi kıldı…”[1]

Kıymetli Müslümanlar!

Sevgili Peygamberimiz (s.a.s)’in, “Allah katında kabul olunan haccın karşılığı ancak cennettir.”[2] müjdesine nail olmak isteyen mümin, önce ihrama girer. İhram; günah ve haram olan her şeyi terk edip takva elbisesine bürünmektir. İhram; bizlere, dünyevi hırs ve arzulardan, makam ve mevkiden, şan ve şöhretten arınmamızı öğütler. Kin, nefret, öfke ve şiddet gibi manevi hastalıklardan sakınmamızı öğretir. Dili yalandan, kulağı gıybetten, gözü haramdan, kalbi hasetten uzak tutmamızı hatırlatır. 

İhrama bürünen mümin, haccın farzını eda etmek üzere Arafat’a çıkar. Arafat; insanı ve toplumu ifsat eden kötülüklerin ayaklar atına alındığı, huzur ve barışı sağlayan insani ve vicdani değerlerin dünyaya ilan edildiği yerdir. Arafat; ölümü, dirilişi ve mahşeri tefekkür etmeyi haber verir. Ümmet bilincini kuşanmamızı; birlik ve beraberlikten asla ödün vermememiz gerektiğini bildirir. Tevhidin yani Allah’ın birliğine inanmanın vazgeçilmez olduğunu vurguladığı gibi, vahdetin yani ümmetin birliğini muhafaza etmenin de vazgeçilemez olduğunu vurgular. Nitekim Yüce Rabbimiz, “Sizin ümmetiniz, tek bir ümmettir. Ben de sizin Rabbinizim. Öyleyse bana ibadet edin.”[3] ayetiyle bu hakikati bizlere haber verir.

Değerli Müminler!

Haccın bir diğer farzı ise Ziyaret Tavafı’dır. Tavaf; yeryüzünde kurulan ilk ev olan Kâbe’yi kalbimizin hizasına alarak onun etrafında yedi defa dönmektir. Tavaf, hayatımızı Rabbimizin koyduğu ölçülere göre tanzim etme bilincini gönüllerimize nakşeder. Renkleri, dilleri ve ırkları farklı, gaye ve idealleri bir olan müminlerin; bir binanın tuğlaları gibi birbirlerine omuz vermeleri gerektiğini söyler.

Tavaftan sonra müminleri sa’y beklemektedir. Sa’y; bir arayıştır, bir çabadır. Sa’y, Hâcer validemizin biricik evladı İsmâil’in susuzluğunu gidermek için gösterdiği gayretten ilham alarak, çocuklarımız ve gençlerimizin huzur ve felahı için koşturmamız gerektiğini bize hatırlatır. Bugün, çocuklarımızı tehdit eden tehlikeler, küçüklüğünde Hz. İsmâil’i tehdit eden susuzluktan daha önemsiz ve daha basit değildir. Zira çocuklarımız ve gençlerimiz Allah’tan, ahiret bilincinden, peygamberden, kitaptan, imandan, ahlaktan mahrum kalırlarsa; Hz. İsmâil’in yaşayabileceği akıbetten daha büyük zorluklarla karşılaşacakları bir hakikattir.

Aziz Müslümanlar!

Hutbemin sonunda iki hususu sizlerle paylaşmak istiyorum. İlki, bayram sebebiyle birçok kardeşimiz yola çıkacak. Bayram sevincini hüzne dönüştürmemek için yolculuk boyunca sabırlı, anlayışlı ve dikkatli olalım. Birbirimizin hak ve hukukuna saygı gösterelim. Kendimizi, ailemizi ve diğer insanları tehlikeye atacak yanlış davranışlardan kaçınalım. Bir diğer husus ise yarın sabah namazıyla başlayıp bayramın dördüncü günü ikindi namazıyla sona erecek olan teşrik tekbirlerini farz namazlarından sonra getirmeyi unutmayalım.

Duaların makbul olduğu bu mübarek günlerde Kurban bayramının aziz milletimize, İslam âlemine ve bütün insanlığa hayırlı olmasını, Gazzeli kardeşlerimiz başta olmak üzere dünyanın bütün mazlum ve mağdurlarının huzur ve kurtuluşa ermesini Yüce Rabbimden niyaz ediyorum.

Dipnotlar:

[1] Mâide, 5/97. [2] Buhârî, Umre, 1. [3] Enbiyâ, 21/92.

Hazırlayan: Din Hizmetleri Genel Müdürlüğü

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.