İnsanın Kaderi Ne Zaman Yazılır?
İnsanın kaderi ne zaman yazılır? İnsan kendi kaderini değiştirebilir mi? Kader değişir mi?
Allah Teâlâ kader programını ayrıntılarıyla belirlemiş ve Levh-i Mâhfûz’a yazmıştır. Bunda değişiklik yapmak da onun elindedir. Kur’an-ı Kerim’de şöyle buyurulur: “Allah ne dilerse onu yapar, dilediğini siler, dilediğini de sabit bırakır, yani meydana getirir. Çünkü ana kitap O’nun yanındadır.” [1]
Bu âyet-i kerime’ye göre, Allah Teâlâ, neshetmek istediği hükmü nesheder, dilediğini onun yerine koyar veya neshetmeyerek, devam ettirir. Yine eceli yaklaşanı, dilerse öldürür veya öldürmez. Ahmed İbn Mübarek şöyle demiştir: Bu âyetin tefsirini ümmî mürşidim Abdülaziz ed-Debbağ’a sordum, bana şu cevabı verdi: “Geleceğe ait işlerden yağmurun yağması, birisinin gelmesi, bir olayın ortaya çıkışı gibi şeylerden bazısı meydana gelmez ki, “Allah onu siler”den kastedilen budur. Bir kısmı da meydana gelir ki, “meydana getirir”den kastedilen de budur.” [2]
İNSANLARIN KADERİ DEĞİŞİR Mİ
Yukarıdaki âyette “değişmez” denilen şey, Levh-i Mâhfûz, kader ve ezelî olan ilahî ilimdir. Değişen ise kazadır.
Hz. Peygamber bir gün yıkılacak durumdaki bir binanın yanından geçerken hızlı yürüyünce, kendisine; “Ey Allah’ın elçisi, Allah’ın kazasından mı kaçıyorsun?” diye sorulunca; “Allah’ın kazasından, Allah’ın kaderine sığınıyorum” cevabını vermiştir. Hz. Ömer Şam’a gittiğinde orada veba hastalığının bulunduğunu işitince geri dönmüştü. Ona da benzer soru sorulması üzerine şöyle cevap vermiştir: “Allah’ın kazasından, yine Allah’ın kaderine sığınıyorum.”
Hz. Ömer’in kader değişikliği için şu şekilde dua ettiği nakledilir: “Allahım! Eğer adımı şakîler arasına yazmışsan, adımı oradan sil. Eğer saîdler arasına yazmışsan, onu orada sabit kıl. Zira sen; “Allah dilediğini siler, dilediğini de sabit kılar. Çünkü ana kitap onun yanındadır” buyurdun. Senin bu sözün gerçektir.” [3]
Sonuç olarak, bütün varlıkları yoktan var eden ve en hassas dengeler içinde evreni yöneten yüce Allah’ın her şeyi, cereyan tarzını ve ileride alabileceği durum ve şekilleri bilmesi ve bunları ezelî ilminde belirlemiş olması tabiîdir.
Dipnotlar:
[1] Ra’d, 13/39. [2] Hasan Basri Çantay, Meal, I, 375, dipnot: 29. [3] S. Vehbi Efendi, Mecmuatü’l-Maârif, Konya, 1327, s. 123.
Kaynak: Prof. Dr. Hamdi Döndüren, Delilleriyle İslam İlmihali, Erkam Yayınları