İnsanın Yüzü Ne Anlatıyor?

Cemiyet Hayatımız

İnsanın yüzü-gözü, üstü-başı bir nevî vitrinidir. Bütün varlıkların bilinen lisanları dışında bir de hâl lisânı vardır. Yani insan, ağzıyla konuşmasa bile duruşuyla da bir beyan hâlindedir.

İnsanın yüzünde, gönül hâlinden bir nişan vardır. Gören gözler için bütün çehreler, iç âlemlerin tercümânıdır. Bu bakımdan sîmâlardaki nûrânî bir tebessüm hâli, gönül âleminin en güzel dışa yansımasıdır.

GÖNLÜ GÖSTEREN NEDİR?

Hazret-i Mevlânâ ne güzel buyurur:

“Nar alacak isen, gülen, çatlamış nar al ki, o gülüş, sana içindeki dâne­lerden haber versin. Ârifin gülüşü, ne mübârek gülüştür ki, o gülüş, can kutusundaki inci gibi, ağızdan gönlü gösterir. Gülen nar, bağı, bahçeyi de güldürür. Âriflerin sohbeti, seni de ârifler arasına katar. Sen, kaskatı bir taş veya mermer parçası olsan da, bir gönül sahibine eri­şebilirsen cevher olursun.”

ALEMLERİ AYDINLATAN NUR

Efendimiz de âlemleri aydınlatan nur çehresiyle insanların yanından yavaşça ve tebessüm ederek geçerdi. Ashâbının gönüllerini hoş etmek için onların sözlerini dikkatle dinlerdi. Onlara inci dişleri görülecek şekilde gülümserdi. Ashâb-ı kirâm da kendisine uyarak sohbetinde yalnız tebessüm ile iktifâ ederdi.

Cerîr bin Abdullah (r.a.) şöyle anlatır:

“Fahr-i Kâinât Efendimiz, Müslüman olduğum günden beri beni huzûruna girmekten alıkoymaz ve her gördüğünde gülümserdi.” (Buhârî, Edeb, 68)

Abdullah bin Hâris (r.a.) ise:

“Allah Resûlü’nden daha çok tebessüm eden bir kimse görmedim.” demiştir. (Tirmizî, Menâkıb, 10)

Hadîs-i şerîflerde buyrulur:

“Din kardeşini güler yüzle karşılamaktan ibâret bile olsa, hiçbir iyiliği küçümseme.” (Müslim, Birr, 144)

“Her iyilik bir sadakadır. Kardeşini güler yüzle karşılaman ve kendi kabından kardeşinin kabına su boşaltman bile iyilikten sayılır.” (Tirmizî, Birr, 45/1970; Ahmed, III, 344; Buhârî, el-Edebü’l-Müfred, no: 304)

Resûl-i Ekrem, yoksullara infâk edecek bir şey bulamadığında, utancından başını öbür tarafa çevirirdi. Bunun üzerine şu âyet-i kerîme nâzil oldu:

“Eğer Rabbinden umduğun (beklemek durumunda olduğun) bir rahmet için onların yüzlerine bakamıyorsan, hiç olmazsa kendilerine gönül alıcı bir söz söyle.” (el-İsrâ, 28) Bu emr-i ilâhînin ardından Efendimiz, verecek maddî imkânı olmadığı takdirde yoksulların gönlünü kazanmak için onlara güler yüz ve tatlı sözle muâmele ederdi.

KÜÇÜK AMELLER

Bu itibarla Müslümanın, din kardeşine tebessüm etmesi, selâm vermesi ve güzel söz söylemesi, aslâ küçümsenemeyecek kıymette bir ictimâî ibâdettir. Zira tebessüm, mü’minler için bir sünnet-i müekkededir.

Kaynak: Osman Nûri Topbaş, Hak Dostlarının Örnek Ahlâkından 1, Erkam Yayınları