İnsanlar İçin İyilik ve Fedakarlık Yapmak Mecburiyet mi?
Yard. Dr. Ahmet Hamdi Yıldırım; “İslam’a göre insanlar için iyilik ve fedakalık yapmak mecburiyet midir? Dinimizde fedakârlığın önemi nedir? Bir başkası için kendinden fedakârlık yapmanın yeri nedir?“ sorularına cevap veriyor.
Fedakârlık; insanın sahip olduğu, değer verdiği şeyleri seve seve feda etmesi, her türlü zahmetlere göğüs gererek dâvası uğruna sebat etmesidir. Allah rızası için inandığı değerler uğruna, insanlık adına kendi menfaatlerinden vazgeçmesidir.
İnsan nefsi bencildir. Kendi isteklerini ve çıkarlarını ön planda tutar. Nefsin bu egosunu kırarak, Allah rızası için fedakârlık göstermek insanlık değerleri içerisinde en yüksek hasletlerden birisidir.
İslam tarihinde Mekkeli Müslümanların Mekke’de karşılaştıkları dayanılmaz işkence, tazyik ve sonrasında da mal ve mülklerini bırakıp inançları uğruna hicret etmesi, diğer yandan Medineli ensarın Muhacirlere kucak açması fedakârlığın güzel bir örneğidir.
Muhâcirler, yanlarına taşıyabilecekleri çok az menkul eşyayı alabiliyor, evlerini, hayvan sürülerini ve eşyalarının çoğunu terk etmek durumunda kalıyorlardı. Oraya ne zaman dönüleceği de meçhuldü, dönülse bile ev ve eşyalarının akıbetinin ne olacağı da bilinemezdi. Dolayısıyla bu seyahatte muhâcirlerin malî kayıpları çok fazla idi. Bunlar arasında Suheyb Bin Sinan gibi alacaklarını tahsil edemeyenler ve bütün malına el konularak sadece bir canıyla hicret etmek durumunda kalanlar da vardı. Diğer yandan Medineli Müslümanların Mekke’den gelen kardeşlerine mallarını, kazançlarını bölüşmesi de fedakârlığın ayrı bir yönüdür.
Fedakârlık edenler hakkında Kur’an-ı Kerim’de şöyle buyurulmuştur:
“Onlar bollukta ve darlıkta sarfederler, öfkelerini yenerler, insanların kusurlarını affederler. Allah iyilik yapanları sever.” (Âl-i İmran, 3/134).
“Mallarını Allah yolunda sarfedip sonra sarfettikleri şeyin ardından başa kakmayan ve eza etmeyenlerin ecirleri Rablerinin katındadır. Onlara korku yoktur ve onlar üzülmeyeceklerdir.” (Bakara, 2/262)