İnsanlara Karşı Dikkatli, Ölçülü, Özenli Davranmanın Önemi

Hizmet

Allah-u Teâlâ’nın rahmeti olduğu gibi gazabı da vardır. O, Rahman olduğu gibi, Müntakim’dir. Peki toplumsal ve kişisel hizmetlerde insanlara davranırken, bu iki ölçüyü nasıl dengede tutmalıyız?

Bu dengeyi güzel ayarlamak gerekir. Çünkü Allâh, “Gafûru’r-Rahîm”, yâni çok bağışlayıcı ve merhamet sâhibi olmakla birlikte; “Azîzün zü’ntikâm”, yâni zulüm ve haksızlıkla insanlara ve hakka mütecâviz olanlara karşı da intikam alıcı bir izzet sâhibidir.

ZÂLİME NASIL YARDIM EDECEĞİZ?

Onun için Rasûl-i Ekrem sallallâhu aleyhi ve sellem bir hadîs-i şerîflerinde:

“−Kavga eden iki kardeşinizi gördüğünüz zaman, zâlime de mazlûma da yardım ediniz.” buyurmuşlar ve sahâbenin:

“−Yâ Rasûlallâh! Mazlûmu anladık. Fakat zâlime nasıl yardım edeceğiz?” suâline mukâbil:

“−Onun da zulmüne mânî olmak sûretiyle...” (Buhârî, İkrâh, 7; Müslim, Birr, 62) cevabını vermişlerdir.

Hazret-i Mevlânâ buyurur:

“Allâh’ın rahmetinin kemâli ve kerem deryasının dalgalanması neticesinde her çorak yere yağmur yağıyor, her susuz yer suya kavuşuyor!”

“Ey hidâyete çağıran! Bilesin ki, kem gözün ilacı, iyi gözdür! İyi göz ve güzel bakış, kem gözü ayağı altın­da ezip yok eder. İyi göz ve temiz nazar; Allâh’ın rahmetinin, kahrından daha üstün oluşundandır, rahmettendir. Kem göz ise, kahırdan, yâni lânetten ileri gelir. Dolayısıyla güzel bakış Hakk’ın rahmetinden olduğu için, kem göze gâlib olur. Bu hâl, hadîs-i kudsîdeki: «Rahmetim gazabımı geçmiştir.» (Buhârî, Tevhîd, 55) beyânının bir tecellîsidir. Hem bilesin ki, Allâh’ın rahmeti, her zaman kahrından üstündür. Bu bakımdan her peygam­ber, kendisine karşı gelen düşmanlarına gâlip gelmiştir.”

“Öyleyse belâyı gidermenin çâresi, sitem veya zulüm etmek değildir. Onun çâresi affetmek, bağışlamak ve kerem eylemektir. «Sadakalar belâyı defeder» nebevî îkâzı seni uyandırsın. Artık hastalık ve belâları tedavi usûlünü iyi anla!..”

“Ancak şunu da unutma ki, zâlimleri affetmek, mazlumlara zulmetmektir. Hırsızlara ve her türlü kötü insanlara acımak; zayıf insanlara gadretmek, onlara merhamet etmemektir.”

Hâsılı söylemek istediğimiz şudur ki, bugün dünya ile birlikte ülkemiz insanları da îmânî ve İslâmî bakımdan birer yaralı kuş gibidirler. Dikkatli ve hassas bir şekilde onların yaralarını sarmak, bunun için de merhamet ve muhabbetle yaklaşmak zarûrîdir. Bu da, elbette ki yukarıdan beri anlatmaya çalıştığımız üslûp ve muhtevâ içerisinde gerçekleşebilecek bir keyfiyettir.

Rabbimiz, bizleri «Rahmetim gazabımı geçmiştir.» sırrı çerçevesinde hareket ile dâimâ af yolunu tutarak, hidâyet rehberi olan sâlihler zümresine ilhâk eylesin! Âmîn…

 Kaynak: Osman Nuri Topbaş, Vakıf İnfak Hizmet, Erkam Yayınları