İnsanlara Muâmelede Adâlet ve İhsan

İnsanlara muâmelede adâlet ve ihsanın önemi.

İslâm ahlâkının bazı esasları “azîmet[1] ve “ruhsat[2] gibi iki kademelidir. Kişinin bunlardan birini seçme hakkı bulunur. Fakat fazîlet ve ihsânı arayanlar için, azîmet yolu teşvik edilir.

Misaller verelim:

  • Haksız yere öldürülen bir kişinin velîsi, kâtile kısas tatbik edilmesini isteyebilir. Buna ruhsatı vardır ve bununla amel etmesi, adâlet gereğidir. Lâkin kâtil pişman olup af dilemişse, maktulün velîsine azîmeti tercih ederek onu affetmesi tavsiye olunur ki bu da fazîlet ve ihsân ahlâkının bir gereğidir.

Âyet-i kerîmede buyrulur:

“Bir kötülüğün cezâsı, ona denk bir kötülüktür. (Misliyle mukâbeledir. Fakat) kim bağışlar ve barışı sağlarsa, onun mükâfatı Allâh’a âittir. Doğrusu O, zâlimleri sevmez.” (eş-Şûrâ, 40)

  • Borcunu vaktinde ödeyemeyene mühlet vermek gerekir. Zor durumda ise borcu tamamen affetmek daha hayırlıdır.[3]

֍

Velhâsıl mü’min, ahlâkıyla, edebiyle, örnek yaşayışıyla dâimâ hayırlara anahtar, şerlere kilit olmalıdır. Âlemlere rahmet olarak gönderilmiş olan Peygamber sallâllâhu aleyhi ve sellem Efendimiz’in gönül dokusundan hisseler alarak, girdiği her yere huzur ve rahmet tevzî etmeli, İslâm’ı hâliyle, kāliyle ve güzel ahlâkıyla temsil ve tebliğ etmeye gayret göstermelidir.

Rabbimiz cümlemize hayırlara anahtar, şerlere kilit olarak rızâsını tahsil edebilmeyi nasip ve müyesser eylesin.

Dipnotlar:

[1] Azîmet; meşakkat, zaruret ve ihtiyaç gibi ârızî bir sebebe bağlı olmaksızın ilk olarak konulmuş olan aslî hükümdür. Azîmet; farz, vâcip, sünnet, müstehap niteliğindeki bir davranışın yapılmasını; haram, mekruh gibi davranışların da yapılmamasını ifâde eden bütün teklifî hükümleri, yani mükellefiyeti gerektiren mecburiyetlerdir. [2] Ruhsat; meşakkat, zaruret, ihtiyaç gibi ârızî bir sebebe bağlı olarak azîmet hükmünü terk etme müsaadesi veren ve yalnız söz konusu ârızî durumla sınırlı bulunan, hafifletilmiş, geçici hüküm, izin ve cevazlardır. [3] Bkz. el-Bakara, 280.

Kaynak: Osman Nuri Topbaş, İslam Tefekkür Ufku, Erkam Yayınları

İslam ve İhsan

İSLAM, İMAN VE İHSAN NEDİR?

İslam, İman ve İhsan Nedir?

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

  • 14 Misconceptions Commonly Held About British Porn Stars Xxx british porn star

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.