İnsanları Yüzüstü Cehennem’e Sürükleyen Şey

Hadisleri

Mümin kendini Cehennem’den nasıl korur? İşte insanları yüzüstü Cehennem’e sürükleyen şey ve müminin kendini kurtarmasının yolu.

Bir gün Resûl-i Ekrem -sallallahu aleyhi ve sellem- devesinin üzerinde, arkadaşları da O’nun önünde gidiyorlardı. Muâz bin Cebel -radıyallahu anh-:

“-Ey Allâh’ın Elçisi! Siz’i rahatsız etmeyeceksem, yanınıza yaklaşmamaya izin verir misiniz?” diye sordu.

Peygamber Efendimiz izin verince Muâz -radıyallahu anh-:

“-Canım Sana fedâ olsun, yâ Resûlallâh! Cenâb-ı Mevlâ’dan niyâzım, bizim emânetimizi Sen’den önce almasıdır. Allah göstermesin ama, Sen bizden önce vefât edersen, Sen’den sonra hangi ibâdetleri yapalım?” diye sordu.

Hz. Peygamber -sallallahu aleyhi ve sellem- bu soruya cevap vermedi. Bunun üzerine Muâz -radıyallahu anh-:

“-Allah yolunda cihâd mı edelim?” diye sordu.

Peygamber -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz:

“-Allah yolunda cihâd güzel şeydir; ama insanlar için bundan daha hayırlısı vardır.” buyurdu.

“-Yani oruç tutmak, zekât vermek mi?”

“-Oruç tutmak, zekât vermek de güzeldir.”

Muâz -radıyallahu anh- bu minvâl üzere insanoğlunun yaptığı bütün iyilikleri sayıp döktü. Resûl-i Ekrem -sallallahu aleyhi ve sellem- her defasında:

“-İnsanlar için bundan daha hayırlısı vardır.” buyuruyordu.

İNSANI CEHENNEM’E SÜRÜKLEYEN ŞEY

Hz. Muâz -radıyallahu anh-:

“-Anam-babam Sana kurban olsun, insanlar için bunlardan daha hayırlı olan nedir?” diye sorunca Peygamber -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz ağzını gösterdi ve:

“-Hayır konuşmayacaksa susmak.” buyurdu.

Muâz -radıyallahu anh-:

“-Konuştuklarımızdan dolayı hesaba mı çekileceğiz?” diye sordu.

Bunun üzerine Resûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- Hz. Muâz’ın dizine hafifçe vurarak ona şunları söyledi:

“-Allah hayrını versin ey Muâz! İnsanları yüzüstü cehenneme sürükleyen, dillerinin söylediğinden başka nedir ki? Kim Allah’a ve âhiret gününe inanıyorsa, ya hayırlı söz söylesin veya sussun, zararlı söz söylemesin! Sizler hayırlı söz söyleyerek kazançlı çıkınız; zararlı söz söylemeyerek rahat ve huzûra kavuşunuz.” (Hâkim, IV, 319/7774)