İnsanlığa Son Çağrı
Kur’ân, rüşdünü idrâk etmiş insanoğluna son mesaj ve son çağrıdır.
Hakîkaten Hazret-i Âdem’le başlayan ve Âhir Zaman Nebîsi -sallâllâhu aleyhi ve sellem- Efendimiz’de kemâle eren İslâm’ın, Kur’ân-ı Kerîm’le vâsıl olduğu ufuk, insanoğlu için şeref ve fazîletin son merhalesini teşkil eder. Böylece, o muazzam ilâhî kitapla -lâyıkı vechile- yoğrulan gönüllerin ulaşabilecekleri mânâ ufku, akıl ve havsala ötesi enginlikleri içine alır. Zira Kur’ân-ı Kerîm’in nûrânî ışıklarına muhâtap olunmaksızın, Yaratıcı’nın zât ve sıfat hakîkatlerini kavramak ve insanın nereden gelip nereye gittiği sırrına âşinâ olabilmek mümkün değildir.
Kur’ân-ı Kerîm, her bakımdan gözümüzün nûru, kalbimizin sürûru ve hidâyetimizin en feyizli kaynağıdır. O kurtuluş rehberi ve mânâ güneşi olan Kitâbullah ki câhiliye karanlıklarına gömülmüş birer korkunç kan gölü hâlindeki bedevîlik çöllerini, nurlu medeniyet bahçelerine dönüştürmüş; düşmanlıklar, kavgalar ve cinâyetlerle dolu zulüm bataklıklarını da, din kardeşliğinin huzur ve muhabbet iklîmine çevirmiştir. İslâm’dan önce birbirini yiyen kabîlelerin hayatı, tatlı bir sükûna kavuşmuştur. O öyle bir hidâyet yıldızıdır ki, kendisine tâbî olan toplulukları bütün zaman ve mekânlarda huzur ve saâdetin zirvesine yükseltir. İnsanlığın elinde, dünya hayatını cennete çeviren bu derece müessir bir vâsıta, şimdiye kadar mevcut olmadığı gibi, bundan sonra da mevcut olmayacaktır…
İNSANLIĞA SON ÇAĞRI
Diğer bir ifâdeyle Kur’ân-ı Kerîm, her şeyiyle bütün bir kâinâtın, kelâm aynasına aksetmiş hâlidir. Bu sebeple kâinattaki bütün hakikatler, Kur’ân’da da mevcuttur. Zira Kur’ân, rüşdünü idrâk etmiş insanoğluna son mesaj ve son çağrıdır. Kâinatta gizli olan hakîkatler; tıp, botanik, astrofizik ve embriyoloji gibi alanlarda tabiat âlimlerince incelendiği ve onların idrâk ve ihâtaları nisbetinde keşfedildiği gibi, Kur’ân-ı Kerîm de İslâm âlimleri tarafından incelenmekte ve hakîkatleri zamanla gün yüzüne çıkarılmaktadır.
Kaynak: Osman Nuri Topbaş, 12 Saadet Damlaları, Erkam Yayınları
YORUMLAR