İnternette İftiraya Uğrayan Kişi Hakkını Nasıl Arayabilir?

Sosyal medya kullanımı arttıkça bilgi kirliliğide bir o kadar artıyor. Sevmediğiniz bir kimseye istediğiniz gibi resim veya video üzerinde yapmadığı bir şey için suçlayabiliyor, gündem oluşturabiliyorsunuz. İyiye kullanıp haksızlığa karşı gündem oluşturanlar da var elbet. Fakat mağdurlar yani Facebook, Twitter, internet sitesi gibi sosyal medya üzerinden hakarete, şantaja veya iftiraya uğrayan kişi ne yapmalıdır? Dava açabilir mi? Dava nasıl sonuçlanabilir?

Ahirette karşılığı kul hakkı olarak geçen iftira ve hakaretlerin burada hukuki süreci nasıl işliyor? Sosyal medya üzerinden hakarete, şantaja veya iftiraya uğrayan kişi ne yapmalıdır?

Gıybet ve iftirâ kul hakkı olduğu için, onları affettirmeye sadece tevbe kâfî gelmez. Rasûlullah (s.a.v) söyle buyurur:

“Gıybet edilen kimse affetmediği müddetçe gıybetçi mağfiret olunmaz.” (Heysemî, VIII, 92)

Ayeti kerimede geçen “Hakkında bilgin bulunmayan şeyin ardına düşme. Çünkü kulak, göz ve gönül, bunların hepsi, yaptıklarından sorumludur." (İsrâ Sûresi 36) suresi aslında bizlere birçok şey anlatıyor. İslam bizlere bunları tavsiye ederken bizler ne yapıyoruz? Hiç tanımadığımız bir kimse adına paylaşılan, hakaret ve bir itham bulunan görselleri hiç araştırmadan, görmeden, bilmeden paylaşıyor yayıyoruz.

İNTERNETTE İFTİRAYA UĞRAYAN KİŞİ HAKKINI NASIL ARAYABİLİR? HUKUKİ SÜREÇ NASIL İŞLİYOR?

Facebook, Twitter, internet sitesi gibi sosyal medya üzerinden hakarete, şantaja veya iftiraya uğrayan kişi dava açabilir mi? Dava nasıl sonuçlanabilir? Avukat Kamile Yılmaz Arısoy anlatıyor.

Hukukta iftiranın yeri ne? İftira atan kişi ceza alabilir mi? İnternet üzerinden işlenen suçlara karşı hakkınızı nasıl arayabilirsiniz? Tüm bu soruların cevabını Avukat Kamile Yılmaz Arısoy anlatıyor.

"Sosyal medya ile işlenen iftira suçları, iftira suçunun Basın ve Yayın yoluyla işlenmesi kapsamında değerlendirilebilir. Sosyal medya yoluyla iftiraya uğrayan kişi ilgili kişiler hakkında savcılığa başvurabileceği gibi yine bu suç şikayete tabi olmadığından adli makamlarca da tespiti halinde soruşturması yürütülebilir.

Sosyal medyayla işlenen iftira suçlarından bir tanesi de faillerin tespiti noktasındadır. Bunun nedeni ise IP adreslerinin ve sosyal medya sitelerinin yurt dışı kaynaklı olmasından ileri gelmektedir.

Bu durumlarda bilişim şube, kendine özgü tekniklerle elinden geleni yaparak bu sosyal medya sitelerini ve hesaplarını takibe alarak ilgililerin bulunmasını ve cezalandırılmasını sağlayabilmektedir."

Kaynak: cevapla.tv

İslam ve İhsan

SOSYAL MEDYA TERBİYESİ

Sosyal Medya Terbiyesi

SOSYAL MEDYA DİNDARLIĞI

Sosyal Medya Dindarlığı

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.