İnternette Sakın Bu Şifreyi Kullanmayın!

Bilgisayar korsanlarının internet kullanıcılarının hesaplarını ele geçirmek için en çok 19'la başlayan şifreleri denediği bildirildi.

İnternet kullanıcılarının hesaplarını ele geçirmek isteyen bilgisayar korsanlarının en çok 19'la başlayan şifreleri "kırmayı" denediği bildirildi.

Ordu Emniyet Müdürlüğü Siber Suçlarla Mücadele Şube Müdürü Mustafa Cantürk,  Türkiye'de internet kullanımıyla sosyal medya kullanıcısı sayısının arttığını, dolandırıcılık suçlarının da buna paralel hızla çoğaldığını söyledi.

Özellikle Facebook ve Twitter için kullanılan  şifrelerde bilinebilecek basit şifre kullanılmasından uzak durulması gerektiğini ifade eden Cantürk, son dönemde dolandırıcıların yeni mekânının sosyal medya olduğunu belirtti ve şöyle devam etti:

"Kötü niyetli insanların tuzağına düşmemek için şifrelerimizi belirlerken bir büyük ve bir küçük harf olması şartıyla en az 8 karakterden oluşmasına dikkat etmeliyiz. Özellikle internet kullanıcıları 19'la başlayan şifre tercih etmemeli. Bunlar sürekli bilgisayar korsanları deneniyor. Bilgisayar korsanları bu şifreleri çok kolay kırıyor. Bu da mağdur sayısının artmasına neden oluyor."

"MAĞDUR SAYISI ARTIYOR" 

İnsanların hayatlarından artık interneti çıkaramayacağını ancak bu konuda önlemlerini kendilerinin alması gerektiği vurgulayan Cantürk, şöyle konuştu:

"Sosyal medya bir avantaj olduğu gibi bir dezavantaja da dönüşebiliyor. Facebook ve Twitter hesabının çalınma vakaları her geçen gün artıyor.  Bunun sonucunda dolandırıcılık ve suistimaller de yeni mağdurlar oluşturuyor. Daha önce sosyal medyadan kontör istenmesi gibi durumlarla çok sık karşılaşmıştık ama artık direkt olarak sizin cep telefonu hattınızdan para topluyorlar. Son dönemde bu tür şikayetleri çok alıyoruz. Mağdur sayısı her geçen gün artıyor. Bu anlamda sosyal medya kullanıcıları daha da dikkat etmeli."

Kaynak: AA

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.