İnzalsiz Cimanın Hükmü ile İlgili Hadisler

İnzalsiz cima ne demek? İnzalsiz cimanın hükmü nedir? İnzalsiz cimanın hükmü ile ilgili hadisler ne diyor?

Ubey bin Ka’b radıyallahu anh’dan: Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem:

– “Erkekle hanımı birleşip menileri gelmezse yıkanmamalarına, İslâmiyetin ilk anlarında elbise azlığından müsaade etmiştir. Sonra gusül ile emr etti. Cima yapıp menisi gelmeyince yıkanmayı terk etmekten nehyetti.”

Ebû Dâvud dedi ki: Ubey burada sudan dolayı suyu kasdetmiştir. (Bu da meninin gelmesinden dolayı guslün gerektiğini ifade etmektedir.) (Ebû Dâvûd, Taharet, 84/214; Neseî, Kitâb’ut-Tahâret, n. 264 - 265, c. 1; Buharî, Kitâb’ul-Gusül, b. 27, s. 76, c. 1; Müslim, Kitâb’ut-Tahâret, b. 21, n. 364, s. 270, c. 1; Tirmizî Ebvâb’ut-Tahâret, b. 81, n. 110, s. 183, c. 1)

Hadisin Açıklaması

İslâm’ın ilk günlerinde erkek hanımı ile cima eder, menileri gelmezse gusül icab etmezdi. Bu da yeni Müslümanların islâmdan güçlükle karşılaşmış olmamalarını temin ve değişik elbiseleri bulunmayanların devamlı elbise değişme zorluğu ile karşı karşıya gelmemeleri içindi. Fakat İslâm kuvvet bulup malî refaha erişince sünnet yeri sünnet yerine girerse meni gelmese de yıkanılması lâzım geldiğini emretti. Böylece meni gelirse yıkanılır değilse yıkanılmaz ruhsatını nesh etti.

*

Sehl bin Sa’d radıyallahu anh’dan: Übey bin Kâ’b bana şöyle anlattı:

Su (gusül) sudan (Meniden) icab eder şeklinde verilen fetvalar, İslâmiyetin başlangıcında Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’in verdiği bir ruhsattı. Sonra, (teması müteakib) yıkanmalarını emretti. (Ebû Dâvûd, Taharet, 84/215; Buharî, Kitâb’ut-Tahâret, b. 27, s. 76, c. 1; Müslim, Kitâb’ut-Tahâret, b. 57, n. 346, s. 185, c. 1; Tirmizî, Kitâb’ut-Tahâret, b. 81, n. 110, s. 183, c. 1)

*

Ebû Hureyre radıyallahu anh’dan rivâyet edilmiştir:

Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem “Erkek, kadının (bacakları ve kolları olmak üzere) dört Şu’besi arasına oturup, erkek sünnet yerini, kadının sünnet yerine bitiştirdği vakit gusül vacip olur.” buyurdu. (Ebû Dâvûd, Taharet, 84/216; Buharî, Kitâb’ul-Gusül, b. 26, s. 76, c. 1; Müslim, Kitâb’ut-Tahâret, b. 22, n. 348, s. 271, c. 1; Neseî, Kitâb’ut-Tahâret, n. 191, c. 1; İbn-i Mâce, Kitâb’ut-Tahâret, b. 111, n. 610, c. 1, s. 200)

Hadisin Açıklaması

Bu hadis-i şerif erkeğin penisinin sünnet yeri, kadının sünnet yerine girerse, meni gelmese de gusül lâzım olduğuna delildir.

*

Ebû Said el-Hudrî radıyallahu anh’dan rivâyet edildiğine göre:

Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: “Su (yıkanmak) Sudan (meniden) icap eder,” buyurdu. (Ebû Dâvûd, Taharet, 84/217; Müslim, kitâb’ut-tahâret, b. 21, n. 343, s. 269, c. 1)

Ebû Seleme böyle yapardı.

Hadisin Açıklaması

Ebû Seleme hazretleri meni gelmedikçe gusül lazım gelmediğini savunur ve delil olarak bu hadis-i gösterirdi. Fakat bu hadis üzerinde çeşitli görüşler var.

1 - Bu hadisin ihtilam hakkında söylenmiş olması ihtimali var. İhtilam olanın menisi gelmiş olursa, gusül lazımdır, gelmemişse lazım değildir.

2 - Bu hadis-i şerif bir önce geçen hadisle nesh edilmiş olabilir. Bizim alacağımız karar sünnet yerleri birbirinde kaybolmuşsa gusletmek lazım geldiği noktasıdır. Cumhurun görüşü böyledir. (Avn’ul-Mabud c. 1, s. 81)

Kaynak: İbrahim Koçaşlı, Sünen-i Ebî Davud ve Tercemesi, Erkam Yayınları

İslam ve İhsan

CİMA NE DEMEK?

Cima Ne Demek?

İSLAM’DA CİNSEL HAYAT

İslam’da Cinsel Hayat

CİNSEL İLİŞKİYE GİRMEDEN ÖNCE OKUNACAK DUA

Cinsel İlişkiye Girmeden Önce Okunacak Dua

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.