İrşad İçin Korkmadan Her Fırsatı Değerlendir

İLİM

Îmân yüreğe kökleşince kişi hayata hep o pencereden bakar. Böyle biri için korku ve ümit kapısı yalnız Rabbidir. O’nun adına üzerine düşen sorumluluğun farkındadır ve her fırsatı bu uğurda değerlendirmek ister.

Ali Ulvi Kurucu hocaefendi anlatıyor:

“Dedem Veyis Efendinin korkup çekinmeyle filân alâkası yoktu. Bir keresinde talebe okuttuğu için, aynı sebeple karakola çağırıldığında, sırasını beklerken, yanındaki masada oturan komisere sormuş:

“Oğlum, sen Kur’ân-ı Kerîm okumayı, namaz sûrelerini bilir misin?”

“Nerede hocam, öğrenemedim.”

“Öyleyse şu fırsatı değerlendirelim, gel sana Fatiha’yı öğretivereyim de yâdigârım olsun...”[1]

ÜÇ DAKİKADA TEBLİĞ

Veyis Efendi’deki dâvâ heyecanı sahabe neşesinde bir îman göstergesidir. Nitekim îdâm edilmek üzere olan bir sahâbî, kendisine son arzusunu gerçekleştirmek için üç dakikalık fırsat tanıyan hakîkat mahrûmu “zavallı”ya teşekkür ederek şöyle diyordu:

“Bu üç dakikayı bağışladığın için sana minnettârım! Zîrâ bu ikrâm ettiğin üç dakikada sana tevhîd hakîkatini tebliğ ederim de belki senin hidâyetine vesîle olurum.”[2]

[1] M. Ertuğrul Düzdağ, Üstad Ali Ulvi Kurucu Hatıralar, I, 148-149.

[2] Osman Nûri Topbaş, Faziletler Medeniyeti, II, 38.

Kaynak: Adem Ergül, 365 Lider Davranış, Erkam Yayınları