İsa Peygamber’in Zühdü
Hz. İsa’nın (as.) zühd hayatı nasıldı? Abdullah Sert Hocaefendi, Şifa-i Şerif eserinden İsa Peygamber’in zühdünü okuyor.
İSA PEYGAMBER’İN ZÜHDÜ
Hz. Îsâ’ya, “Keşke bir eşeğin olsa da yorulunca ona binsen” dediler.
O bu temennîde bulunanlara: “Bir eşekle uğraşıp da Kendisini ihmâl etmeme Rabbim izin vermez” diye cevap verdi. (İbni Asâkir, Târihu Medîneti Dımaşk (Amrî), XXXXVII, 418.)
Hz. Îsâ, kıldan dokunmuş elbise giyer ve ağaç yaprağı yerdi. Onun evi, barkı yoktu; nerede uykusu gelirse orada uyurdu. (İbni Asâkir, Târihu Medîneti Dımaşk (Amrî), XXIV, 47.)
Kendisine “miskin” diye hitap edilmesine pek sevinirdi.
Rivâyet edildiğine göre Mûsâ aleyhisselâm, Firavun’un adamlarına yakalanmamak için Mısır’dan kaçıp Medyen suyuna vardığında, karnındaki otların yeşil rengi görünecek kadar zayıflamıştır. (Taberî, Câmi‘u’l-beyân (Şâkir), XXIV, 19; İbni Asâkir, Târihu Medîneti Dımaşk (Amrî), LXI, 33.)
Resûl-i Ekrem sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur:
“Benden önceki peygamberler çeşitli dertlerle imtihân edilirdi. Onlardan biri fakir düşüp çeşitli sıkıntılara uğradığında, sizin bir hediyeye sevinmenizden daha çok sevinirlerdi.” (Ahmed ibni Hanbel, Müsned, III, 94; Hâkim, el-Müstedrek (Atâ), I, 99, nr. 119; Elbânî, Silsiletü’l-ehâdîsi’s-sahîha, V, 75-77, nr. 2047.)
Bu kaynaklardaki rivâyete göre, Fahr-i Kâinât Efendimiz’in son hastalığında, onu ziyârete gelen bir sahâbî elini mübârek vücûduna koyarak: “Yâ Resûlallah! Tenin ateş gibi yanıyor, elimi üstüne koyamıyorum.” demişti.
Resûl-i Ekrem Efendimiz de ona, peygamberlere, diğer insanlara nisbetle kat kat sevap verildiği gibi, birkaç misli sıkıntı da verildiğini söylemiş, nice peygamberlerin ileri derecede yoksulluk çektiklerini, hattâ bir abayı ortasından kesip boyunlarına geçirdiklerini anlatmış ve:
“Tıpkı sizin zenginliğe sevindiğiniz gibi, onlar da başlarına gelen sıkıntılara sevinirlerdi.” diye sözünü tamamlamıştı.
Bir gün Hz. Îsâ bir domuzla karşılaşınca ona “Haydi, selâmetle git!” dedi. Yakınları ona bu değersiz hayvana neden öyle değerli bir söz söylediğini sordular. “Dilimi kötü söze alıştırmak istemem.” diye cevap verdi.
“Kötülüğü en güzel bir karşılıkla sav.” (Mü’minûn 23/96.) ve “Rahmân’ın has kulları: yeryüzünde mütevâzı bir şekilde yürürler; câhiller kendilerine lâf attığında ise, “Selâmetle!” der geçerler.” (Furkan 25/63.) âyetleri de böyle davranmaya teşvik etmektedir.
Kaynak: Kadı İyaz, Şifa-i Şerif