İşgalci İsrail'in Mescid-i Aksa Yasağı!

İsrail’in, Sukot Bayramını bahane ederek 50 yaş altı Müslüman erkeklerin Mescid-i Aksa'ya girişine yönelik getirdiği yasak sürüyor.

Mescid-i Aksa'ya 50 yaş altı Müslüman erkeklerin girişine yönelik önceki gün başlayan yasak sürerken, onlarca Yahudi yerleşimci ise İsrail polisi eşliğinde Aksa'nın avlusuna girdi.

Mescid-i Aksa Müdürü Ömer Kisvani, AA muhabirine yaptığı açıklamada, sabah saatlerinde İsrail polisi eşliğinde 40 Yahudi yerleşimcinin Aksa'nın avlusuna girdiğini belirtti.

Kisvani, İsrail polisi ile temasa geçerek Müslümanlara yönelik yasağın kaldırılması ve Yahudi yerleşimcilerin ihlallerine son verilmesini talep ettiklerini ancak bir sonuç alamadıklarını kaydetti.

Öte yandan Aksa'nın kapılarında toplanan Filistinliler yasağı ve Yahudi yerleşimcilerin ihlallerini protesto ediyor. Aksa'nın da içinde bulunduğu Kudüs'ün eski beldesinde ise olağanüstü "güvenlik önlemleri" göze çarpıyor.

İsrail polisinden yapılan açıklamada, çok sayıda ek polis gücünün Mescid-i Aksa'nın çevresine konuşlandırıldığı bildirilmişti.

Aksa'nın avlusuna giren İsrail polisi cemaatten dışarı çıkmasını istemiş, dışarı çıkmayı reddeden Filistinli gençler ise Mescid-i Aksa'nın içerisine girerek uygulamaya tepki göstermişti. İsrail polisinin ise kendilerine tepki gösteren Filistinlilere göz yaşartıcı gaz ve plastik mermilerle müdahale ettiği bildirilmişti.  İsrail polisi, Aksa'nın kapısına kadar gelerek çatısına çıkmış, çatışmalarda 16 Filistinlinin yaralandığı, 2 Filistinlinin de tutuklandığı bildirilmişti.

İsrail Mescid- Aksa'nın da içinde bulunduğu Doğu Kudüs'ü 1967 yılından beri işgal altında tutuyor.

Kudüs'te 7 Filistinli gözaltına alındı

Öte yandan, İsrail polisinin Kudüs'te 7 Filistinliyi gözaltına aldığı bildirildi.

İsrail Polis Sözcüsü Micky Rosenfeld yaptığı açıklamada, gözaltıların "son günlerdeki olaylara karıştıkları şüphesiyle" gerçekleştirildiğini belirtti. Rosenfeld, polis operasyonlarının ise sürdüğünü kaydetti.

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.