İşgalcilerin Saldırısında Yıkılan Gazze İslam Üniversitesi, İlim Yuvasıyken Sığınağa Dönüştü

İşgalcilerin 7 Ekim 2023'te başlattığı soykırıma 18 Mart'ta yeniden başlamasıyla, Gazze Şeridi'ndeki en büyük eğitim kurumu olan Gazze İslam Üniversitesi, yerinden edilenlerin sığınağı oldu.

İşgalcilerin, askeri saldırılara başlamasıyla Filistinlilere yeniden göç etme talimatı vermeye ve "güvenli olduğunu" iddia ettiği bölgelere sürmeye başladı. Yayınlanan göç haritalarıyla kuzeydeki Beyt Hanun, güneydeki Huza ve Han Yunus'taki Abesan mahallelerindeki Filistinliler göçe zorlandı.

Yeni göç dalgasıyla birlikte Beyt Hanun'da yerinden edilen ve gidecek yer bulamayan Filistinliler, yağmurdan ve rüzgardan korunmak için ünü tüm dünyaya yayılan ancak saldırılarda harabeye dönen Gazze İslam Üniversitesi'nin yıkılmak üzere olan binasına sığındı. İşgalclierin sınır kapılarını kapatmasıyla kendini gösteren açlık tehlikesi sonucu da üniversitedeki eski kitaplar Filistinlilerin karınlarını doyurmak için yaktıkları ateşe odun oldu.

- İlim yuvası sığınağa dönüştü

Beyt Hanun'dan göç ederek Gazze İslam Üniversitesi'ne sığınanlardan Mithat el-Afifi AA muhabirine yaptığı açıklamada, işgalcilerin soykırımın ilk aşamasında harabeye çevirdiği Beyt Hanun'dan ikinci defa çıkmak zorunda kaldıklarını söyledi.

"Beyt Hanun'da molozları kaldırmaya ve başımızı sokacak bir yer yapmaya çalışıyorduk ki yeniden orayı terk etmek zorunda kaldık. Evlerimizden geriye kalan yıkıntıları içimiz kan ağlayarak terk ettik." diyen Afifi, bu kararı almasında kentin boşalmasının ve çocuklarının yalnız kalmasının etkisi olduğunu aktardı.

Afifi, "işgalcilerin soykırımından önce büyük bir ilim yuvası olan, doktorlar, mühendisler ve akademisyenler yetiştiren bu mekan şimdilerde harabeye dönmüş durumda. Bu manzaraya kalp dayanmıyor. Kameralarla yıkımın sadece bir kısmı görülebiliyor." diyerek sığındıkları yerin tarihinin ve bugün geldiği durumun kendilerini ne kadar üzdüğünü ifade etti.

- Son çare üniversite oldu

Daha iyi bir yerde olmayı istediklerini ancak burada olmaya mecbur olduklarını anlatan Afifi, "Başka yer yok. Ya buraya sığınacaksın ya da sokağa çadır kuracaksın. Çadır da ne kışın soğuğundan ne yazın sıcağından korur. 1,5 yıl süren bu savaşın ardından insanlarda para da kalmadı. Yiyecekleri yemek de yok." diyerek yaşadıkları zorlukları dile getirdi.

Afifi, Filistin halkının dünyada en çok zulüm gören halk olduğunu ancak bu zulmü ortadan kaldıracak kimse olmadığını sözlerine ekledi.

İşgalcilerin tahliye emrinin ardından üniversiteye gelerek ailesiyle burada çadır kuran öğretmen Muhammed Şemali ise üniversitenin yıkılmak üzere olan duvarlarına işaret ederek duydukları korkuyu ifade etti.

"Gazze'de ne eğitim kaldı ne öğretim. Burası tamamen yıkılmış durumda ama Gazze'de baş sokacak yer yok. Burası hiç değilse bizi yağmurdan korur." diyen Şemali, elleriyle molozları temizlemeye çalıştıklarını ancak kirlenen üst başlarını yıkayacak su bile olmadığını dile getirdi.

"Savaştan ve göç etmekten yorulduk." diyen Şemali, Arap ve İslam ülkelerinden Gazze'ye yardım etmelerini istedi.

Gazze'de 19 Ocak'ta yürürlüğe giren ateşkes ve esir takası anlaşmasının 42 günlük birinci aşaması 2 Mart'ta sona ermişti.

İşgalciler, 2 Mart'ta Gazze Şeridi'ne her türlü insani yardım malzemesinin girişini durdurmuş, 9 Mart'ta Gazze Şeridi'ne elektrik tedarikini kesmiş, 18 Mart'ta da yeniden askeri saldırılara başlamıştı.

Geçtiğimiz ocak ayında Gazze'deki hükümetin Medya Ofisi, işgalcilerin saldırılarında 137 okul ve üniversitenin tamamen yıkıldığını, yaklaşık 357 okul ve üniversitenin ise kısmen hasar gördüğünü açıklamıştı.

Kaynak: AA

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.