Işid'e Yön Verenler Kimler?
IŞİD’in ortaya çıktığı günden bu yana kimlere hizmet ettiği meselesine biraz daha değinelim isterseniz. Irak ve Suriye’de Sünni İslam’ın gerçek temsilcisi olarak kendini takdim eden IŞİD en büyük hizmeti hiç kuşkusuz İran ve Esed rejimine sundu.
Onlar için tam bir kurtarıcı rolü üstlendi. Esed, daha Suriye krizinin iç savaşa dönmediği zamanlarda bile daha çok özgürlük ve demokrasi isteyen göstericileri “teröristler” diye yaftalamıştı. Ama kimseyi inandıramamıştı. Sivil göstericilere yönelik şiddeti tüm dünyada eleştiri konusu olmuştu. Ne zaman ki IŞİD ortaya çıktı, örgüt bu anlamda Esed rejiminin istediğinden çok daha fazlasını ona verdi.
Aynı şekilde ABD’nin Irak’tan çekilmesinden bu yana Şii yayılmacı politikalarını zirveye taşıyan İran, IŞİD ortaya çıkmadan önce Irak’taki faaliyetlerini ve Esed’e verdiği desteği meşrulaştırmakta zorlanıyordu. IŞİD, ortaya koyduğu vahşet örnekleriyle hem İran’ın, hem Hizbullah milislerinin hem de son kertede Rusya’nın Suriye’ye askeri müdahalesinin işini oldukça kolaylaştırdı. Sözüm ona düşman ilan ettiği eli kanlı Esed rejiminin iktidardaki ömrünün uzamasına inanılmaz bir katkı sağladı...
İsrail de IŞİD terör örgütünün ortaya çıkardığı zeminden sonuna kadar istifade eden ülkelerden bir diğeri oldu.. IŞİD belası ile meşgul olan uluslararası toplum ve İslam dünyası işgal devleti İsrail’in Filistinliler nezdindeki hukuksuzluklarını görebilmenin çok ama çok uzağındaydı...
IŞİD, Mısır’daki darbe lideri Abdulfettah Sisi’ye ülkedeki tüm İslami hareketler hatta diğer muhalifler üzerinde estirdiği zulüm politikalarına meşruluk kazandırma bahanesini verdi...
Yaptığı tüyler ürperten eylemlerle, sergilediği vahşet örnekleriyle İslam algısına ve özellikle Sünni Müslümanlara büyük zarar veren, en büyük düşmanımız dedikleri Şii İran ve Esed rejiminin ekmeğine yağ süren örgüt ve bu örgüte yön verenler tüm bunları okuyamıyor olabilir mi peki? Bu kadar öngörüsüz olabilirler mi?
IŞİD'E YÖN VERENLER BAASÇILAR
Bu noktada şu hususların altı çizilebilir; Evet, IŞİD, tekfirci bir ideolojiden besleniyor. Bu noktada hemen herkesi İslam dairesi dışına kolaylıkla çıkartabiliyor. Bu anlamda onlar için mesela Türkiye gibi, zulümden kaçan, mağdur durumdaki 2.5 milyon mülteciye kapıları açmak yeterli değil. Daha fazlasının yapılmasının gerekiyor. Kendini ‘İslam Devleti’ olarak tanımlayan örgüt tüm Müslümanların ona biat etmesi gerektiği ve saflarında savaşmanın farz olduğunu ileri sürüyor. Buna karşı çıkan çevrelere de düşman olarak bakıyor. Bu pencereden baktığında Türkiye’yi de Fransa’yı da ve hemen herkesi aynı kategoride değerlendirebiliyor. Ancak bu konuda bir başka hususun da altını çizmek gerekiyor, IŞİD sadece dini referanslarla hareket etmiyor. IŞİD’e yön verenlerin önemli bir kısmının Irak’taki sosyalist Baasçılardan oluştuğunu unutmamak gerekiyor.
Hem eylemlerinin ortaya çıkardığı tablodan hem ideolojik ve yapısal gerçekliğinden hareketle IŞİD’in harici odaklarca kullanılmasına son derece müsait olduğunu söylemek mümkün. Nitekim bu gerçek uluslararası pek çok analizde sıklıkla dile getiriliyor. Bugün tam da IŞİD vakıasının ortaya çıkardığı olumsuz algıyı ve konjonktürel zemini elde etmek için bu örgütün istihbarat örgütlerince kullanıldığı ifade ediliyor.
Kaynak: Beytullah Demircioğlu, Altınoluk Dergisi, 358. Sayı, Aralık 2015
YORUMLAR