İslam Aleminde Bozuk Fikirlerin Çoğalması
İmâm-ı Rabbânî Hazretleri’nin zamanında bozuk fikirler ve bâtıl akımlar iyice çoğalmıştı. Çoğu Müslümanın akāidi sarsılmış, ibadet ve muâmelâtı ifsâd olmuştu. Buna çok üzülen İmâm-ı Rabbânî Hazretleri bütün gücüyle çalışıp gayret ederek insanlara tekrar Ehl-i Sünnet ve’l-Cemaat yolunu tâlim ediyordu.
İmâm-ı Rabbânî Hazretleri yazdığı mektuplarla, bıkıp usanmadan, yorgunluk ve bezginlik göstermeden, insanları tekrar tekrar Ehl-i Sünnet îtikādına teşvik ediyor ve onu bütün tafsîlâtıyla îzah ediyordu. Fıkhî bilgilerin tafsîlâtını da ilmihâl ve fıkıh kitaplarına havâle ediyordu.
Ona göre bir mürşid, yeni intisâb eden mürîdine; Kur’ân-ı Kerîm ve hadîs-i şerîflere iğne ucu kadar bile muhâlif görünen keşif ve rüyalara aslâ ehemmiyet vermemesini tembihlemelidir. Ayrıca Ehl-i Sünnet îtikādına göre inancını düzeltmesini, kendisi için zarurî olan fıkhî hükümleri öğrenip bununla amel etmesini tavsiye etmelidir.[1]
İmâm-ı Rabbânî Hazretleri kendisi de müridlerine dînî ilimlere âit muhtelif kitapları okutur, uzak bölgelerdeki vekillerine gönderdiği mektuplarında bunları okutmalarını ısrarla hatırlatırdı. O kitaplardan bâzıları şunlardır:
Tefsirden Beyzâvî, hadisten Buhârî ve Mişkâtü’l-Mesâbîh, fıkıhtan Pezdevî ve Hidâye, akāidden Şerhu’l-Mevâkıf ve Hâşiye-i Adudî, tasavvuftan Avârifü’l-Meârif.[2]
FIKHİ MESELELERDE AMEL EDİŞİ
İmâm-ı Rabbânî Hazretleri fıkhî meseleleri ezberinde tutmasına, onları çok iyi bilmesine ve fıkıh usûlünde tam bir salâhiyete sahip olmasına rağmen, herhangi bir mesele zuhûr ettiğinde ihtiyaten güvenilir kitaplara mürâcaat eder, onları yanından ayırmazdı. Fetvâ verilen görüşe ve büyük fıkıhçıların tercihine göre amel ederdi.[3]
Bir mektubunda şöyle yazmıştır:
“Dostlarıma dâimâ söylediğim ve ömrümün sonuna kadar da söyleyeceğim nasihat; Ehl-i Sünnet ve’l-Cemaat’e âit kelâm kitaplarındaki bilgiler istikâmetinde inancını düzelttikten ve farz, vâcip, sünnet, mendup, helâl, haram, mekruh ve şüpheli şeklindeki fıkhî hükümlerden yapılması gerekenleri yapıp terk edilmesi gerekenlerden kaçındıktan sonra, kalbi Hak Teâlâ’nın dışındaki şeylerle meşgul olmaktan kurtarmaktır…”[4]
DİPNOTLAR
[1] İmâm-ı Rabbânî, Mebde ve Meâd, s. 36, 10. kısım.
[2] Bedreddîn Sirhindî, a.g.e, II, 89.
[3] Ebû’l-Hasan en-Nedvî, a.g.e, s. 182.
[4] İmâm-ı Rabbânî, Mektûbât, II, 235, no: 278.
Kaynak: Osman Nuri Topbaş, Altın Silsile, Erkam Yayınları
YORUMLAR